Merhaba arkadaşlar, ismim Bulut. Bilkent Üniversitesi’nde elektrik ve elektronik mühendisliği okuyorum. Azimli Yazar’ın bahsettiği transfer benim evet. Kendisinin benden bu blogda yazı yazmamı istemesi açıkçası benim için de sevindirici oldu, çünkü yaşamış, bitirmiş ve istediğini elde etmeyi başarmış biri olarak daha işin başında olan arkadaşlara yardım etmeyi çok isterim; bunu başarabilirsem ne mutlu.

           Öncelikle “TRANSFER!! (Bakın)” başlığının altına gönderilen soruları cevaplayacağım ve her cevabın ardından size önerilerimi sunacağım. İlk olarak “Sayısalcıyım, hiç çalışmadım, ne önerirsiniz?” diye özetleyebileceğimiz soruyu cevaplamak istiyorum. Şu saatten sonra seni bu zamana kadar çalışan insanların önüne geçirecek sihirli bir formül olmasa da, zararın neresinden dönülse kârdır, diyorum. Yanlışının farkında olman da önemli bir şey, sen 12. sınıf daha yeni başlıyormuş gibi büyük bir ciddiyetle çalışmana bak, sene sonunda istediğini elde edemesen de bir sene daha deneyebilirsin. Her şeyden önce yakalanması gereken şey ciddiyet; bu işin ciddiyetinin farkında olmadan yaptığınız çalışma boştur. O yüzden bu arkadaşa –ve daha yola koyulmamış diğer bütün arkadaşlara– ilk tavsiyem gerekli ciddiyeti yakalamalarıdır.

           11. sınıf bir arkadaşımın sorusunu görüyorum ve olayın önemini pek çok insan gibi 12. sınıf olduktan sonra fark etmeyip 1 sene öncesinden kavradığını görüp seviniyorum. 11. sınıf sömestr tatili, ders çalışmak için inanılmaz ideal bir zaman. Hatta sırf sömestr değil, 11. sınıfın tamamı pek çok YGS konusunu bitirmek için birebir. Tabii bu noktada eklemem gereken çok önemli bir konu daha var: YGS çalışacağım diye 11. sınıf konularını kaçırmayın! 11. sınıf biyolojisi olsun, kimyası olsun, fiziği olsun birçok önemli konu içermekte ve bu konular hiçbir temele sahip olmadan sadece 12’de öğrenmeye kalktığınızda zorluk çekeceğiniz konular. O yüzden 11. sınıfta 11 konularına öncelik vererek YGS’ye çalışın. İkisini bir arada yapmak pek çok arkadaşa zor gelecektir ilk başta, ama 12. sınıfta bu zorluğun 3’e katlanacağını unutmayın. Şimdi kendim hakkında bilgi vereyim: mat1’i 11. sınıfta (çok az bir kısmını da 12’ye geçerkenki yaz tatilinde) TAMAMIYLA bitirip rafa kaldırdım. Yine 11’de coğrafyadan özel ders aldım ve coğrafya konularını bitirdim (bir sayısal öğrencisi olarak). Türkçe’den de çalışacak hiçbir şeyim yoktu, tek ihtiyacım soru çözmekti –ki o zamana kadar da bir hayli çözmüştüm, sadece daha fazlasını kastediyorum. 11. sınıf konularını da sular seller gibi biliyordum bu arada. Henüz 12. sınıfa geçmemiş arkadaşlara (dolayısıyla soruyu soran arkadaşa) sesleniyorum: YGS’deki matematik, Türkçe, sosyal ve kimya derslerinin sınırları çok net bir şekilde bellidir ve 12. sınıf bilgisi gerektirmez. Biyoloji ve fizik için aynı şey geçerli değil maalesef, bu yüzden bu saydığım derslerden bitirebildiğiniz kadarını 11’de ve 12. sınıfa geçerkenki yaz tatilinde BİTİRİN (üstünden geçin ya da tekrar edin demiyorum, BİTİRİN) ve rafa kaldırın. Elbette rafa kaldırmak demek 12’de hiç bakmayacağınız anlamına gelmiyor, daha çok konu eksiğiniz kalmamasından bahsediyorum. Özellikle kolay unutulabilen tarih gibi derslere elbette ki sene içinde dönüp bakacaksınız ve tabii ki YGS soruları çözeceksiniz sene içinde. Ancak 12’de sıfırdan konu öğrenmekle uğraşmayın (YGS için). Ağırlık daima LYS’de olmalı unutmayın! Ve buradan da diğer bir soruya geçiyoruz…

           “Şu dönemde YGS kasıp LYS’yi rafa kaldırsak ne olur?” demiş bir arkadaş. Bunu kesinlikle yapmamalısın, çünkü (evet acı gerçek geliyor) YGS’de ne yapabileceğin şu zamana kadar yaptıklarınla az çok belirlenmiş durumda. YGS birikim ölçer. Şu gün sınava girsen yapacağın matematik netiyle, bugünden itibaren mat2’yi rafa kaldırıp mat1 çalışmaya başlayıp 2 ay sonra gireceğin sınavda yapacağın mat1 neti (şu anda hiçbir konu eksiğin olmadığını varsayıyorum bu arada) o kadar da fark etmeyecek. Ama mat2’de eder. Bu sadece matematikle ilgili bir örnek, ama yine de konunun mantığını ve LYS’yi niçin rafa kaldırmamak gerektiğini anlamışsınızdır. Tam bu noktada şöyle bir soru gelebilir: “Ee niye mat1 çalışıyoruz ki o zaman? Hiç çözmeyelim?”. Ve buradan da değinmek istediğim başka bir noktaya geçiyoruz.

           Mat1’i 11’de bitirdim dedim, ama bu 12’de hiç mat1 çözmediğim anlamına gelmiyor. Çözdüm, YGS deneme setleri bitirdim hatta mat1’den. “Ee ama az önce mat1 çözmek neti çok değiştirmez dedin?”. Yalan söyledim, ya da yok yalan demeyelim de, eksik söyledim diyelim. Yaptığınız hatalar çoğunlukla dikkat hatasıysa, ya da şu ana kadarki öğrencilik hayatınızda tüm matematiksel kavramları sağlam bir şekilde oturtarak kendinize güçlü bir birikim oluşturmuşsanız ama pratiğiniz eksikse, ya da yavaşsanız işte o zaman netinizi artırabilir. Yani çözmeniz gerekiyor arkadaşlar, birikiminiz ne olursa olsun. Çünkü odaklanmanız gereken şey “Keşke…” şeklinde başlayan cümlelerden ziyade şu ana kadar yanınızda getirdiklerinizle elinizden gelenin en iyisini nasıl yapabileceğiniz. Bu yüzden YGS’den de soru çözmeniz gerekiyor (LYS’yi rafa kaldırmamak şartıyla), hiç olmadı hız kazanmak için. Şimdiyse diğer bir noktaya geldik: hız.

                Maratonun en önemli faktörlerinden biri diyorum ben “hız” için. Çok sağlam netleri olduğu hâlde, o netlerle ilk 2000 içinde olabilecekleri hâlde, sınavı yetiştiremeyip 7000’e, 9000’e düşen arkadaşlarım oldu. Ne yapın ne edin, hızlanın. Sınav maceramı anlatayım biraz şimdi: YGS’yi bitirdiğimde 15 dakika artırabilmiştim, geride ise 8 boşum kalmıştı. Sonra o boşları da çözdüm ve gözetmen “Kalemleri bırakın.” dediğinde son cevabı kodladım. Yani ucu ucuna yetiştirdim sınavı, bütün sorular çözülmüş halde. Oysaki çözdüğüm denemelerde bütün soruları çözdüğümde en az 20 dakika, ortalama 30 dakika artırırdım. Hatta Fem’in bir YGS denemesinde 1 saate yakın süre artırmıştım. Bu söylediklerim geçmiş senelerin YGS denemelerini çözdüğümde de aynıydı. Dolayısıyla, ne kadar hızlı olursanız olun gerçek sınavda durum ister istemez daha farklı olacak. Yani “Dershane sınavlarında hep 20 dakika artırıyom yaa.” ya da “Abi …’nın denemelerinde yarım saat fazladan zamanım kalıyo hep.” şeklindeki cümleler kuruyorsanız bile yetinmeyin, hep daha fazlası için çalışın. İlla ki yetiştirememe sıkıntısı çekeceksiniz demiyorum, sadece yetiştirememe yüzünden istediğini elde edemeyen çok büyük bir kitle var ve sizin de o kitle içine girme ihtimaliniz var. Bu ihtimali azaltmak için bir öneridir hızlanma. Nasıl hızlanacağınız ise soru çözmenize bağlı, bol soru çözmek ve süre tutarak, hızlanmaya çalışarak çözmek. Hepsi bu.

           “Bu dönemde ne yapmamız gerek?” demiş bir arkadaş da. Bu dönem çok da farklı bir dönem değil bundan önceki 3 aydan. Çalışmaya devam her iki sınava da (LYS’yi ihmal etmek yok, tekrardan söylüyorum). Yine de yol gösterici bir şeyler söylemek açısından geçmiş senelerde veya yazın YGS konularından bitirmedikleri şeyler olan arkadaşlar için, bu ayın sonuna –ya da en geç şubatın ortasına– kadar o konuları bitirmiş olun ve tam gaz deneme çözmeye başlayın diyorum. LYS’yi ne zaman bırakmak gerek derseniz de, mart gelene kadar bırakmayın derim.

           Şimdi Fatih arkadaşımızın uzun sorusuna gelmek istiyorum. Buraya kadar olan kısımdan da elbette pay çıkarmışsındır, ama sorduğun soruyla ilgili özel olarak değineceğim şeyler de olacak elbette. Netlerinden bahsetmişsin ve bazı 12. sınıfların 80 küsur netler aldığını söylemişsin. Öncelikle 80 civarı netlere pek parlak diyemeyiz (bu netlerin sahibinin 160 soruyu da cevaplamaya niyetli olan öğrenciler olduğunu varsaydım bu arada, çünkü fen çözmeyen eşit ağırlıkçı ve sözelciler ile sosyal çözmeyen fenciler var). Bir 11 olarak YGS fen ve matematiği bitirmen çok güzel, ama keşke yaptığın o 110 netin derslere dağılımını da söyleseydin. Yine de fena değil bence bu net, daha da artıracağına eminim. LYS matematik ve fiziğe girme konusunda ise şu zamana kadar gördüğün konulara girebilirsin elbette, hatta çok sağlam oturtursan 12’de konuları unutmuş olsan bile çok rahatlıkla hatırlar ve eski performansına kavuşursun (deneyimlerimden yola çıkarak yorumluyorum). Ben 12. sınıfta bazı konularda hocaları beklemeden kendim çalışıp öğrenmiştim. Ne var ki 12 konuları gerçekten en esaslı konulardan, bu yüzden eğer iyi konu anlatan öğretmenlere sahipsen kendin çalışmak yerine öğretmenlerini bekleyebilir, bu arada da başka eksiklerine –örneğin sosyal, Türkçe– yoğunlaşabilirsin. Daha önce söylediğim gibi yine kendimden örnek veriyorum, 11. sınıfta ve onu izleyen yaz tatilinde Türkçe, coğrafya, tarih, mat1, kimya (YGS) bitmişti. Türev, integral, optik, alternatif akım gibi konular ise öğretmenlerimle 12. sınıfta bitti. Hiç sıkıntı çekmedim açıkçası, ama bu dediklerim sadece bir öneri. Çok istiyorsan ve kendine güveniyorsan LYS matematik ve fiziğin görmediğin konularına da girebilirsin, ancak ben önermiyorum. Çünkü bir de ufak bir detayı bile olsa bir konunun bazı yerlerini yanlış öğrenip ileride düzeltmekte sıkıntı çekme ihtimalin var. Kararını vermeden bunu da göz önünde bulundur derim.

           Son olarak ne söyleyebilirim… “Hız”ın öneminden bahsettim, bir şeyin daha öneminden bahsetmek istiyorum ve bu bahsedeceğim şey LYS’yi de kapsıyor, tıpkı “hız” konusu gibi. İnsanı en çok aldatan şeylerden biri de, o sınava 1-2 hafta kala çözülen çıkmış sorular oluyor. Oturup çözüyorsunuz YGS 2010, 2011, 2012’yi ve bir bakıyorsunuz 150 net, ya da LYS matematiği çözüyorsunuz bir sene öncesinin ve sadece 2 boşunuz var! Vesaire, vesaire… Sonra gerçek sınavda gümlüyorsunuz. Ben yaşamadım bunu, ve illaki de gümleyeceksiniz, geçmiş senelerin sınavları sizi aldatacak da demiyorum. Ancak bunu yaşayan bir sürü arkadaşım oldu. Matematik LYS’sinden önceydi çok net hatırlıyorum, bir arkadaşımla telefon konuşması yaparken demişti geçmiş senelerin sınavlarını çözüp 1 boş, 2 boş yaptığını; aynı aralar bir başka arkadaşım da eski sınavlarda 70 üstü net yaptığından, hatta birinden 75 yaptığından bahsetmişti. 1-2 boş yapanın gerçek LYS’de 10 boşu vardı, diğeri ise söylemedi bile “Çok kötü…” dedi sadece. Neden anlatıyorum bunları? Moral bozmak değil amacım, sadece ne olursa olsun “Tamam ya, bu işi bitirdim ben rahatım!” psikolojisine kapılmayın. Kendinize güvenmeyin demiyorum, bu ikisini karıştırmayalım, kendinize güvenin, korkmayın, “Başaracağım!” deyin; ama istediğinizi elde edene kadar da ciddiyeti ve azmi elden bırakmayın.

           Benim söylemek istediklerim bu kadardı, ancak Azimli Yazar’ın da bana sorduğu birkaç soru var, şimdi onlara da değinmek istiyorum:

1)      Ben okuyucularıma 11. sınıfta 11. sınıfın birincil öncelik olmasını önerdim, sen bu konuda ne düşünüyorsun?
Cevap: Haklısın, katılıyorum. YGS’nin bitirebildikleri kadarını 11’de bitirmelerini önerdim, ancak bu demek değildir ki YGS’yi 11. sınıfta bitirmek uğruna 11 konularını çöpe atalım. Tıpkı 12. sınıfta LYS’nin YGS’ye göre önceliğinin olması gibi, 11. sınıfta da 11 konuları YGS’ye göre öncelikli olmalı. Benim YGS konusundaki önerim daha çok, 11. sınıftaki arkadaşlarımız 12. sınıfta YGS ile uğraşmaktan LYS’yi boşlamasınlar diyeydi. Ve arkadaşlar eğer 11’e önceliği verip aynı zamanda YGS’nin büyük kısmını 11. sınıfta ve onu izleyen yaz tatilinde bitirebilirseniz gerçekten rahat edersiniz. Bu yüzden mat1’i, Türkçe’yi, kimyayı (YGS) 12’ye bırakmadan bitirmenizi önerdim
.
2)      Bazı okuyucular temeli olmadığından şikâyet ediyor onlara ne önerirsin?
Cevap: Bahsettiğin okuyucular eğer 12. sınıftalarsa, senin de önceki yazılarında dediğin gibi bilmedikleri, eksik gördükleri konulara dönüp çalışmaları bence de daha mantıklı olacaktır. Çünkü 0’dan almaya kalkmak hem süre kısıtlılığından ötürü başarısızlıkla sonuçlanabilir, hem de zaman kaybına neden olabilir. Eğer temelinin eksik olduğunu ve bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini 12. sınıftan önce fark eden arkadaşlar varsa, onlara önerim önlerinde ne kadar vakit olduğuna bakarak kendilerine uygun bir program yapıp mat1’i 0’dan çalışmaları. İnsan 12’ye geçmeden kendini zorlamaya kolay kolay meyletmiyor, ama yine de temel eksiklerini kapatmak isteyen ve önlerinde vakit olan arkadaşlar yeterince azimli olurlarsa 12’ye gelmeden bu eksiklerini kapatabilirler.

3)      Hızlı okuma kurslarına gerek var mı?
Cevap: Açıkçası bu soruyu daha uygun bir şekilde cevaplayabilmek için önce bir hızlı okuma kursuna gitmiş olmalıydım diye düşünüyorum. Çünkü gerçekten bu kursların elle tutulur gözle görülür bir faydasını gören insanlar var mı yok mu, bu konuda hiçbir bilgim yok. Yine de denemek isteyenler varsa 12. sınıftan önce denesinler diyorum. Çünkü bu bir KURS ve her kurs gibi vakit ve emek ister. 12. sınıfta kitap okumaya bile zor vakit bulduğumuzu düşünürsek bence hızlı okuma kursu son sene için bir risk. Üstelik hızlı okuma yerine bol paragraf sorusu çözerek ve paragraf çözme tekniklerinden faydalanarak hızlanmak mümkün. Yine de 10 ve 11. sınıfa giden arkadaşlar deneyebilir, hatta deneyip faydasını görürlerse bizle paylaşabilirler.

4)      Sence YGS hangi sırayla çözülmeli ve hangi derse ne kadar süre ayrılmalı?
Cevap: Bu konuda herkesin tarzı kendine ait olmalı bence, ama bazı noktalara dikkat etmek kaydıyla tabii ki. Ben Türkçe, matematik, fen, sosyal yapardım. Bir ara matematikle Türkçeyi yer değiştirmiştim hatta ve öyle de girdim baya bir deneme sınavına; sonradan eski sırama geri döndüm. Ne var ki her dersi 20-20 iki kısma bölüp, Türkçe-matematik-fen-sosyal-Türkçe-matematik-fen-sosyal şeklinde çözen bir insana da rastladım. Matematiği en sona bırakana da rastladım. Yani kişilerin tercihine kalmış bir şey, ama benim kişisel olarak önerim, matematik gibi vakit ve dikkat isteyen bir dersi sona bırakmamaktır. Onun dışında, herkesin kendi tercih yapacağı puan türüne göre ağırlığı en düşük olan dersi sona bırakmaları da mantıklı bir hareket tarzı. Hangi derse ne kadar zaman ayrılacağı ise yine farklı insanların farklı hızlarda olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda değişebilen bir şey (ben yine de kendi önerimi söyleyeceğim). Örneğin çok hızlı çözen ve iyi netler çıkaran bir arkadaşım vardı. Türkçe’yi 20-25 dakikada çözebiliyordu. Ben hiçbir zaman o kadar hızlı olamadım, ama hızlanmak için büyük çaba harcayıp en son geldiğim noktada ortalama olarak Türkçeye 35, matematiğe 40-45, fenne 30, sosyale 25 dakika ayırıyordum (gerçek YGS’de işler biraz değişti tabii, Türkçe 40’a çıktı, matematik de uzadı, sosyal de bile zaman kaybettiğim yerler oldu… Neyse, bu tarz olası yavaşlamaları göz önünde bulundurup hızlanabilindiği kadar hızlanılmasınının gerekliliğinden yukarıda bahsetmiştim zaten.).

5)      YGS Türkçe için kitap okumak gerekir mi?
Cevap: Gerekir, ama 12. sınıfta ya da 11’de ya da 10’da değil. Kitap okumak, daha da küçüklükten gelen bir alışkanlık ise Türkçe alanında kişiye faydasını gösterecektir (bu konuda gerçekten güzel örneklere rastladım). Ancak bu demek değildir ki çocukluktan beri kitap okumayan YGS Türkçe yapamaz. Direkt olarak paragraf sorusu çözmenin Türkçe için daha faydalı olacağını düşünüyorum (aynı şekilde bunun örneklerini de sıkça gördüm).

6)      Müzikle çalışmak uygun bir çalışma şekli mi?
Cevap: Kesinlikle hayır. Sınıftaki gürültüden ötürü ara sıra kulaklıkla müzik dinleyerek çalışmak zorunda kalsam da bunun bana hiçbir faydası olmadığı gibi, odaklanamadığımdan dolayı zararlı olabildiğini fark ettim. Bir de soru çözerken dinlenen şarkıların dile dolanma ve müziksiz bir çalışma ya da deneme sınavı esnasında kafayı meşgul etme gibi garip huyları oluyor. Gerçek YGS’ de paragraf çözerken aklıma Deniz Seki’nin “Dile Kolay” şarkısı gelmişti. Nakaratı bitirmeden soruya devam edemedim. Yani yapmayın etmeyin diyorum, senin önerdiğin kulak tıkacı fikri çok daha işe yarar görünüyor.

7)      12.sınıf konuları ne zaman çalışılmalı?
Cevap: Aslında bu soruyu Fatih arkadaşımızın sorusuna cevap verirken bir ölçü yanıtlamıştık. Türev, integral gibi kavramsal olarak sağlam bilgiler içeren konulara önceden girmeyi hep risk olarak görmüşümdür ben. Çünkü konunun başında ufak bir şeyi yanlış oturtup ileride düzeltmekte zorlanmak gibi bir ihtimal var. Fizikteki pek çok konuda da aynı şey geçerli. Ancak yine de bu konuda kendine güvenen arkadaşlar varsa onlara da “Sakın görmediğiniz konuya çalışmayın!” demeyeceğim, sadece ben önermiyorum. Ha ama biyolojidir, elementler kimyasıdır, ya da çok da ağır olmayan özel tanımlı fonksiyonlar gibi konulardır, fizikteki atomaltı parçacıklardır, bunlar önceden çalışılabilir. Ama bu saydıklarımın çoğu ezbere dayalı olduğu için bu konulara yaz tatilinden girmeye çok da gerek yok bence. Konuları daha çok öğretmenlerle birlikte götürmenizi öneririm. Tabii YGS biyoloji 4 seneyi de kapsayan bir ders olduğu için genelde marttan önce yetişmeyebiliyor biyoloji konuları, bu durumda biyolojiyi kendiniz halletmek durumunda kalabilirsiniz.

           Şimdilik diyeceklerim bu kadardı. İlk yazım olduğu için belki biraz dağınık olmuştur, aklıma bir fikir geldiği zaman unutmadan hemen yazmak istediğim için öyle yazmış olabilirim. Eğer öyleyse kusuruma bakmayın arkadaşlar. Bir kişiye bile yardımcı olabildiysem, bir kişiye bile yol gösterebildiysem ne mutlu bana.

Sağlık ve azimle…