Merhabalar.

Şu yazıyı yazayım da siz kurtulun ben de :)) Çok uzun süredir ertelediğimden epey bir beklenti oluştu sanırım. Umarım Lost'un finaline dönmez olay.

Sanırım önceki yazdığım bu yazıyı okuyacak herkes okudu. Okumadıysanız okuyun:

http://azimliyazar.blogspot.com.tr/2013/07/yazn-ders-calsmak.html

Buradaki yazılar oraya ilave olacak ama bazı netleşmemiş kısımları netleştireceğim ve bazı konularda da geri adam atacağım.

***

Öncelikle en baştan şunu söyleyeyim:

Tempolu olarak çalışmaya başlamaya eylülün sonlarında yani okul ve dershane açılmış olduğunda başlarsınız. Çevrenizde herkes çalışmaktadır ve önünüze ödevler yığılmaktadır. Artık ders çalışmak sıradan bir şey haline gelir. (Böyle değilse ve ekimde hala yatıştaysanız vay halinize.) Ekim, kasım, aralık, ocak, şubat, mart. 6 ay. YGS. Sonra nisan ve mayıs, 2 ay. LYSler.

Buradan şunu çıkartmanız gerek.

1- Tempolu ders çalışabileceğimiz 8 ay var. Bu 8 ay konuların yetişmesi için yeter de artar. "Yani konular yetişmeyecek" diye bir düşünceniz olmasın. Çalıştığınız sürece bilin ki konular yetişecek. Fakat yatarsanız bu konuda söz veremem.

2- YGS'den önce 6 ayımız varken LYS'den önce sadece 2 ayımız var. (Aslında 80 gün, ama havalar ısındığı için daha verimsiz oluyor.) Buradan anlaşılıyor ki ilkokul ve 9.sınıf konularını kapsayan YGS'yi 6 ayda halledip 10, 11 ve 12'yi (ki 12 baba konular içerir), kapsayan LYS'yi 2 ayda yetiştirmenize imkan yok. Bunu unutun.

Buradan hareketle size kesin bir bilgi veriyorum: Eğer olur da bu 6 ayınızı %90 YGS ile geçirirseniz, okulda dersleri dinlemez, dershanenin verdiği LYS konularını sallamazsanız, yıl sonunda ağlayacaksınız.

Peki şimdi yaz tatilinin rolü ne?

Yaz tatili için "Günde 8 yatarım. 8 saat oyun oynarım / gezerim. 8 saat de ders çalışırım." diyip de bunu her gün uygulayabilen birine irade ödülü vermek lazım. Aşmış o kişi. Bir an önce Himalayalara çıksın.

Ben yaz tatiline daha çok "ekstra vakit" olarak bakıyorum. Yani zorunluluk değil hediye olarak düşünüyorum. Bu tatilde yapacaklarımız yıl içinde yükümüzü hafifletecek. Çok ağır bir ders yüküne gerek yok ama çalışsak iyi olur çünkü fayda faydadır. Hiç çalışmamaktan iyidir.

Ki çevremdekiler de öyle düşünüyor gibiydi. 11.sınıfta gittiğim dershanede Biyoloji hocam Türkçe çalışın demişti. 12.sınıfta yazın görüştüğüm Fizik hocama planımı söylemiştim ve o da onaylamıştı. Sonuç olarak ben sadece sözel (Türkçe ve Sosyal) çalıştım. Faydasını gördüm, keşke daha fazla çalışsaydım da dedim ki bunu hep diyorum zaten, şu anda bile "Ulen Fizik çalışayım da okuldaki derslerimi hafifleteyim." diyorum mesela. Ama burada kesinlikle varmam gereken yargı, bu sürenin ekstra bir süre gibi olduğu ve burada yapılan çalışmanın ne olursa olsun yararlı olduğu. Fakat öyle 8-10 saat çalışma yapmanın da insan iradesi için oldukça zor olduğundan "Yazın çalışmazsak veya az çalışsak herkes bizi geçer, asla açığı kapatamayız, yaz çalışmak içindir, it gibi çalışmalıyız." fikri gerçeği yansıtmıyor. Ama yazın çalışmak kesinlikle yararlı.

(Sayısallara göre) yararlarından biraz bahsedeyim:
* Tatilde işleyeceğimiz sayısal konularını muhtemelen başımızda bir öğretmen varken bir daha işleyeceğiz, ama yazın emeklerimiz boşa gitmeyecek çünkü bu konuları zaten bildiğimiz için sadece tekrar etmiş olacağız böylece konular üzerinde daha az vakit geçireceğiz.

* Tatilde işleyeceğiniz sözel konuları yıl içinde olacağınız denemelerde aktif rol almanızı sağlayacak. Yani sosyalden 30 boş yapıp matematiğe ekstra zaman ayırmanız gerçekçi değil, ama sözelleri bilirseniz gerçek sınavdaki gibi o sorulara vakit harcarsanız, tabii sözellerden neyi bilip bilmediğinizi de erken öğrenecekseniz. Tabii yıl içinde yapacağınız ve zaman kaybı olarak göreceğiniz sözel çalışmasını da es geçmiş olacaksanız. "Türkçe-Sosyal netlerim düşük imdaaat!" diye yaşayacağınız stres de azalmış olacak, veya tümden yokolacak.

* Tatilde işleyeceğiniz 12.sınıf konuları "korkulması gereken öcü konular" statüsünden çıkıp "tekrar edilmesi gereken konular" halini alacak. Okulda tekrar eder, sınavları da rahat rahat verirsiniz. Sonra bir de dershane LYS'den önce işler. (Biz de böyle oldu ama bazı dershaneler okul açılmadan işlemiş.) Fakat bu konularla ilk defa okulda karşılaşırsanız öğrenmeye çalışırken öbür çalışmalarınızı ihmal etmek gibi durumlar yaşayabilirsiniz veya öğrenemeyebilirsiniz ki bu konuları YGS'den sonra ilk defa öğrenmek size küçük çaplı bir şok yaşatabilir. Neyse bunları aşağıda detaylı anlatacağım.

Bir takım yararlar bunlardı.

Sonuç olarak söylemek istediğim şey, yazın çalışın, belli bir şeye çalışın. Yükünüz hafiflesin. Ama o kadar da dert etmeyin. 4 saat yerine 3 saat çalıştınız üzülmeyin. Ben 2013'te birinci olmuş arkadaşla görüştüm. Fatih reis bana çalışmaya ağustosta başladığını söyledi. Ha tabii siz ağustosta başlamayın da, o adam izmir fene gidiyordu. Çok da dert etmeyin yani. Ekstra süre olarak düşünün.

ASLA AMA ASLA AKLINIZDAN ÇIKARMAMANIZ GEREKEN PRENSİPLER

* Birinci prensip : HER GÜN ÇALIŞMALISINIZ

* Ders yılı içinde çalışma miktarınıza "Her gün tüm gün" derim, çünkü bu işin öyle "Haftada 3 gün 5 saat, 4 gün 4 saat." gibi pazarlığı olmaz. Sınav bu sene her şeyiniz olacak. Meslek edinmek kolay değil.

Fakat yazın için tüm gün demem de "Her gün" diyeyim. Her gün yapacağınız minimum bir buçuk saatlik çalışma bile 60 gün sonunda oluyor 90 saatlik çalışma. Yani hani diyelim her gün fiks 4 saat çalışıyorsunuz ama bir gün canınız çalışmak istemedi, o gün bir buçuk saat çalışın. Bir gün hiç çalışmazsanız, ertesi gün de canınız çalışmak istemeyebilir ve boş geçen bir haftanın sonunda "Aman ya, zaten dershaneye başlayınca işkence yapacaklar. O zamana kadar çalışmayayım." deme ihtimaliniz çok yüksek. (Ben dedim oradan biliyorum.)

Bu yüzden tembelleşmemek için HER GÜN ÇALIŞMALISINIZ...

* İkinci önemli prensip de şu: NİCELİK DEĞİL NİTELİK

Zaten çalışma miktarınızı saat saat değil, konu konu ayarlamanızı söylemiştim. Yarın şu konular öbür gün şu konular gibi. Haftaya hangi konular olacağını Allah bilir. Öğrencilerin sürekli düştüğü hata tüm ayı planlayıp, plan programlamaya zaman hevesli hevesli zaman harcadıktan sonra ertesi gün planı çöpe atmaları. Ben de yaptım oradan biliyorum :)) Başarı için plandan önce çalışmak şart arkadaşlar.

Peki neden nicelik değil nitelik? Kendimden küçük bir anekdotla anlatayım:

Geçende matematik sınavım vardı. Konular: olasılık, bağıntılar, fonksiyonlar ve kod teorisi. Çalışmak için 6 günüm felan vardı. Ben de her güne bir tanesini verdim.

İlk üç konuyu zaten liseden bildiğim için kolayca hallettim. Fakat dördüncü konu çok acı bir konuydu. Kitapta sadece 10 sayfa yer kaplayan bu konu, yani kod teorisi, öbürlerinden oldukça karmaşıktı.

İlk gün kitabı bir kez okudum. Hiçbir şey anlamadım.

İkinci gün kitabı ikinci kez okudum ama bu sefer sindire sindire okudum. Önce tanımları iyi bir not aldım çünkü ilk bir sayfada tanımlar varsa (örneğin w harfi mesajdır, c harfi ise mesajın kodlanmış versiyonudur.) geri kalan 9 sayfada tanımları kullanıyor, bir daha o tanımların ne olduğunu açıklamıyor. Tabii tanımları anlamak kolay fakat 9 sayfada 8-10 tanımı birbirine karıştırdığı için ve siz de konuyu anlamak için acele ettiğiniz için sizin de kafanız karışıyor. Tanımlardan sonra teoremlere baktım. Yalnız ilk okuyuşumda teoremlerin ispatlarına dikkat etmemiştim. Halt yemişim! Aslında o teoremler daha önceki bilgilerinizden zaten çıkıyor. Teoremlerin ispatlarını anlarsanız onları ezberlemenize gerek kalmıyor çünkü nasıl meydana geldiğini biliyorsunuz. Bu dediğim bilgi işinize yarayacak çünkü özellikle manyetizmada Bilmemne = bavul, bisküvi, mavi dolma, kırmızı salatalık, sirkeli lahana çorbası gibi bir yığın formülle karşılaşacaksanız. Bu formülleri konu testinde uygulamak kolaydır fakat deneme sınavında hangi formülü uygulayacağınızı bilemeyeceğinizden formülü ezberleseniz de bir şey farketmez. O yüzden konuların mantığını anlamak (tanımları bilmek, teoremleri mantığa oturtmak vs.) önemlidir.

Konu dağıldı, topluyorum. Hala son 2 sayfadaki bir takım yazılara anlamak verememiştim. Sınavdan önceki son gün birkaç zeki arkadaşla takıldım. Adamlar açtılar kitapları, okudular, benim ilk gün yapmayıp ikinci gün yaptığım şeyi yaptılar, tanımların ne olduğunu öğrendiler teorem ispatlarını dikkatlice okudular hatta görselleştirdiler. Ben konuları bitireyim diye acele ederlerken adamlar kuğul davrandılar. O son iki sayfayı da beraber inceleyip hallettik ve A'yı kaptık. (Buradan çıkarmanız gereken yardımcı düşünceler ise birlikten kuvvet doğar ve ayrıca zekâ iyi bir şeydir ama sınavda başarılı olmak için şart değildir. Ben de A aldım o konuyu bir günde halleden adamlar da.)

Sonuç olarak: Gördüğünüz gibi her konuya eşit miktarda süre ayırmayı planlamıştım ama öyle olmadı. 30'ar sayfalık 3 konuyu 1'er günde bitirirken 10 sayfalık bir konu 3 günümü aldı.

Buradan size söylemek istediğim şey şu:

Öncelikli hedefiniz konuyu öğrenmek olsun. Şu kadar test çözmeliyim değil, şu konuyu öğrenmeliyim diyin. Konuları günlere verin dedim ama bir konuyu bir günde baştan sağma okuyup bir kaç test çözüp o konuyu kapatmayın. Öğrenin. Öğrenmek için hangi kitabı okumalıyım, hangi videoyu izlemeliyim diye bakmayın. Konuyu öğrenmeden önceki planlarla vakit kaybetmeyin, harekete geçin. Eğer konuyu çalışmayı bitirdiğinizde hala anlamadığınızı düşünüyorsanız veya testleri çözemiyorsanız, bir daha okuyun. Gene olmazsa ilave kaynaklara bakın tabii.

Asıl hedef : Öğrenmek

Test çözmek değil, konu bitirmek değil, acele edip milletin önüne geçmek değil.

* Üçüncü prensip, olaya YGS-LYS gözüyle bakmayı bırakın. Sık sık "YGS-LYS dengesini nasıl kurayım, %40 %60 olsun mu?" şeklinde sorular soruyorum. Arkadaşlar bu konular 9-10-11-12 diye gidiyor. YGS-LYS değil. Size dershanede de bu sırayla gösteriyorlar. Orada napıyorlarsa onu yapın. Kimyacı tepkimeleri işliyor, yok bu LYS konusu ya diyip çalışmayı bırakmayın. Muhtemelen martın başında size artık YGS'de odaklanmanızı filan söylerler. O zamana kadar normal, olması gerektiği gibi çalışın. "Ben YGS'yi bi halledeyim de LYS'de gerisi gelir." gibi anlamsız triplere girmeyin. YGS'ye ekstra zamanlar ayırmayın.

* Dördüncü prensip: normal, sıradan uyku. Uyku olayı okul zamanı çok kafanızı yoran bir sorun haline gelecek. O zaman kadar size önerim sakın bu konuyla ilgili harekete geçmeyin. Normal uyuyun arkadaşlar. Yatakta ilk gözünü açtığınız vakitte uyanın. (gece tuvalete kalkmak hariç.) Bu 7-8 saat arası bir şeydir. (10-12 saat uyumayın tabii.) Alarm kurmayın, keyif (tembellik) uykusu da yapmayın. Uyku borcu diye bir şey var (az uyuyunca borç birikiyor evet) ama uyku alacağı yok yani uykuyu fazla uyuyarak depolayamazsınız. Ayrıca 8 saat uyku + 16 verimli saat, 4 saat uyku + 20 verimsiz, zombi gibi yaşayacağınız saatten iyidir.

ÇALIŞMA PLANLARI

Not: Tekrar söylüyorum önceki yazıyı da okuyun. Aynı şeyleri tekrar yazmayacağım.

En iyi çalışma planı: Gideceğiniz dershane tarafından uygun görülen dershane planıdır.
Adamlar size YGS'yi bitirin, yıl içinde YGS'yle fazla oyalanmayacağız derse kafanıza göre takılmayın yani.
Hocalar size özel olarak şunu şunu yapın derse ve bu kişilerin sizin durumunuzdan haberi varsa en doğru laf onundur. Ona göre davranın.

Ayriyetten ben önceki yazımda önemli bir hata yaptım. "Şunu yapın, en avantajlısı bu." dedim. Sözel + 12.sınıf gitmenizi söylemiştim.

Bir arkadaşımız 12.sınıf kimyasına çalışmış. Fakat müfredat değişmiş ve konuların sırasında bir değişiklik olmuş. Organik kimyada normalde konular Alkanlar, Ketonlar diye giderken bizim senemizde "Organik Bileşiklerin (ki Alkanlar ve Ketonlar organik madde oluyor.) isimlendirilmesi, yapı izomerliği, tepkimeleri diye ayırmışlar. Yani sayıları 1,2,3 diye tek tek incelemek yerine mantıklı olarak "Doğal sayılar", "Tam sayılar" diye incelemeye başlamışlar. Ben yeni müfredata göre kimyada neleri bitirmeniz gerektiğini yazmıştım, "adlandırmaları, izomerliği" bitirin yazmıştım ama arkadaş beni dinlememiş ve eski müfredata göre çalışmış. (O da haklı gerçi yeni müfredata göre video yok piyasada.) Doğal olarak kafası karışmış. O arkadaş sonradan bunun yararını gördü mü yoksa kafası karıştığıyla mı kaldı bilmiyorum ama bu sefer neye çalışacağınızı kendimce avantajlarını söyleyeceğim ve seçimi size bıracağım.

Ama şunu kesinlikle bilmelisiniz ki, neye çalışırsanız çalışın faydası olacak. Yıl içinde keşkeler başlayacak, "Ah şuna çalışsaydım." diyeceksiniz ama bu keşkeler hiç mantıklı değil. Elinizde belirli bir sistem olmadan, başınızda öğretmen olmadan çalışıyorsunuz, bu şartlarda sizin için mükemmeli cup diye bulmanız mümkün değil. "Ne öğrenirsem kârdır." mantığıyla hareket etmeniz en doğrusu olacaktır.

***

Planlara bakmadan önce söyleyeyim: illa sabit bir şeye bağlı kalmanız gerekmiyor. Ortaya karışık da yapabilirsiniz.

(Not: Aşağıdaki yazılar sayısallara yöneliktir. TMler için şuna çalışın diyemiyorum fakat "yük hafifletme" mantığıyla kendinize bir hedef bulabilir veya "YGS - Sözel" kısmında yazdığımın mantığıyla fene çalışabilirsiniz tercih sizin. Gerçi sayısalda eşit ağırlıktan daha fazla rekabet var, eşit ağırlıkçılar için fen, sayısalcılar için sosyalin önemli olması kadar önemli mi hiç bilmiyorum arkadaşlar.)

(Not not not: Aman bunu söylemeyi unutmuşum. Aşağıdaki yazılar ayrıca 12.sınıflar içindir. Mezun arkadaşların okumasına pek gerek yoktur. Arkadaşlar siz zaten 1 sene boyunca yeterli çalıştıysanız yapmanız gereken eksik olduğunuz konulara çalışıp deneme çözmek olmalı. 12.sınıfta 9500, mezunda 500. olan bir arkadaş bunu demişti. Ama yeterli çalışmadım diyorsanız aşağının 12.sınıflara yönelik olduğunu unutmadan kurduğum mantıktan bir şeyler çıkarabilirsiniz belki.)

YGS - Sözel

(Bunun TMlerde karşılığı fen olur herhalde. Gerçi TM'leri %5 etkiliyormuş fen, ne kadar önemli olur bilemiyorum. )

Şimdi arkadaşlar, öncelikle bilmeniz gereken şey YGS'de Türkçe'nin çok önemli olduğudur. Siz YGS-1 puan sıralamalarına bakıp "YGS Türkçe 2 puan, Fen 3 puan, Türkçe'ye gerek yok." dersiniz ama işte öyle değil. O puanların LYS'de etkileri farklı. Değişmediyse MF4'te Mat % 14 Türkçe %11 Fen %9 Sosyal % 6 etkiliyor. Gördüğünüz gibi sözellerin ve hele Türkçe'nin etkisi büyük.

Türkçeye öyle ya da böyle çalışacaksınız yani. O kadarrrr.

Ne yapacağınıza gelelim. Eğer bu yazıyı okuduktan hemen sonra günde 20 paragraf çözmeye başlarsanız ve bunu YGS'ye kadar aksatmadan yaparsanız 9 ay x 30 gün x 20 yani 5400 soru çözmüş. Bu da çok büyük bir rakam. Ben son ay gün de 200 paragraf sorusu çözerim demeyin. Çözemezsiniz. Fakat günde 20 tane çözerek ve bu işi yemek yemek, su içmek, gazete okumak gibi sıradan bir iş haline getirirseniz çok şey kazanacaksınız.

Bunu yaparken bir haftalık gibi bir vakit ayırıp da "Paragraf konu anlatımı" dediğim paragraf soru tiplerini anlatan bir yazı okumalısınız. Yardımcı kitaptan olabilir, video olabilir, ya da sırf google'a "Paragraf konu anlatımı" yazarak da bu işi halledebilirsiniz. Ama bu önemli bakın. Ne demiştik? Amaç öğrenmek. Kuru kuru paragraf çözmeyeceksiniz, önce ön bilgiye ihtiyaç var. Bunu yaptıktan sonra sitedeki "Paragraf Çözme Teknikleri"ne bakın.

Sosyale gelelim. Sosyal aslında çok aşırı bir önem arzetmiyor, sosyali az yaparak da makul bir başarı elde edebiliyorsanız. Ama dikkat edin az yaparak dedim, yüksek sıraları hedefleyenler bir 20-30 net yapmalı gene. Öte yandan şu da var ki sosyali hızlıca (20 dakikada) yapmak size zaman kazandırır ve boşlarınıza geri dönebilirsiniz. Veya sosyale sınavın bitimine 20 kala başladıysanız sosyali yetiştirebilirsiniz.

Eğer sosyale çalışırsanız kısa zamanda bitirebilirsiniz, çalışmazsanız sorular üzerinde uzun uzun düşünür ve kim milyoner olmak isterde yarışıyormuş gibi yaparsınız soruları. Felsefe çalışmış bir kişi paragraftaki "idealar dünyası" lafını görünce içinde Platon geçen şıkkı işaretleyiverir mesela. Çalışmayan kişi uzun uzun paragrafı okumakla uğraşır. Ki felsefe soruları her zaman yorum sorusu olmuyor, bilgi sorusuysa soruyu da yapamaz ve paragrafı okuduğuyla kalır. Aynı şey coğrafya ve tarih için de geçerli.

Sonuç olarak demek istediğim, sosyale çalışmanızın tek sebebi sosyalden yüksek net yapmak değil, aynı zamanda hız kazanmak.

"Ben konu çalışmadan test çözsem olur mu?" Bu soruyu duymamış olayım.

Peki yazın Sosyal çalışmalı mıyız? Yani bence yıl içinde er geç sosyal çalışacaksınız. Buna garanti gözüyle bakıyorum. Fakat YGS'de diğer bölümlerde çok zaman kaybedip sosyale hiç bakamama ihtimaliniz var. Fakat hiç bakamam diye hiç çalışmamak gibi bir riski almaya hazır mısınız gerçekten?
Garanti çalışacaksınız, peki okul zamanı YGS + 12.sınıfla uğraşırken mi sosyalle uğraşmak daha mantıklı ? Yoksa yazın mı? Bence yazın.

Peki yazın Türkçe çalışmalı mıyız? Evet, kesinlikle. Yukarıda dediğim 20 paragraf olayını ve paragraf konu anlatımı olayını mutlaka yapın. Ama belki dil bilgisine sonra da çalışabilirsiniz.

Önemli not: Paragraf çözerken okuduğunuzu anlayıp yüksek net çıkarmak ilk hedefiniz olsun, fakat netler yükseldiği takdirde aynı sosyal için söylediğim gibi Türkçe'de de hız kazanmaya bakın. Ben Türkçe + Sosyali 60 dakikada bitirdim YGS'de, eğer 130-140 net gibi bir şey hedefliyorsanız sizin de bu dersleri bu ayarda bir sürede halletmeniz gerekecek.

Ders ders incelemeyi de önceki yazıdan okuyun arkadaşlar.

TEMEL İNŞA ETMEK

Bu kısmın bu yazıyla bir alâkası yok. Amma illa buradan bir soru gelecek. O yüzden yazma gereği duydum.

"Sayın Azimliyazar,

Benim temelim yok. Napmalıyım?

İyi günler"

Temelim yok nedir arkadaşlar ? Bence çok ucu açık bir soru. Ben bunu şöyle yorumluyorum:

"Ben üniversite kazanmak istiyorum, veya kazanmak istediğimi sanıyorum. Fakat ilkokulda/lisede hiç çalışmadım. Şu anda bana çalışın dediler ama önümde bir dünya konu var. Hangisine başlasam eksik kalacak. Hiçbirini anlayamayacağım. Çünkü temelim yok!! Geçen yıllarda çalışmadım diye şimdi de artık çalışsam da benden bir şey olmaz. En iyi biri beni çok iyi yönlendirsin. O çalışmadığım yılları telafi etmem sağlansın. Sonra başlarım çalışmaya..."

Tabii benim bu yorumum biraz kaba oldu. Ama bu soruyu alınca düşündüğüm bu, kusura bakmayın. Zaten bu anlama gelecek şekilde "Temelim yok." diyenler "Dersleri temelim olmadığı için anlamıyorum." değil de "Dersleri temelim olmadığı için anlayamayacağımdan korkuyorum." şeklinde iddialarda bulunuyorlar. Bu da düşüncemi destekliyor.

Fakat şöyle bir yorumum da var:

"Bakkalın oğlu ilkokulda çalışmıyordu, sonra birden doktor oluverdi. İnternette eskiden hiç çalışmayıp da sonradan açılan insanları görüyoruz. Ben de onlar gibiyim, biraz araştırayım bakalım nasıl oluyormuş. Evet benim temelim yok, nasıl oluyor?"

Böyle bir anlam da olabilir tabii. Ha bir tane daha var:

"Temelim yok ne yapmalıyım. Ama bunu sorarken aslında duymak istediğim şey: 'Çok çalış, kafana takma, yapabilirsin.'"

Neyse ben cevabımı vereyim:

Bak temeli olmayan kardeş;

Eğer lisede çalışmadığını iddia ediyorsan:

Sen 9 ve 10'a çalışmadın diyelim. Ve ben çalıştım.

Ama bilmen gereken bir şey varki ikimiz de hala bu konulardan sorumluyuz. Sen de çalışacaksın ben de.

Lise konularına çalışırken ayrı bir şey yapmana gerek yok yani.

Sen çalışmaya başla, zaten o "temelin olmadığı" kısımları da kendin çalışarak halledebilirsin.

Bazı arkadaşlar da derslerin birbirlerini bağladığı sanıp kuruntu yapıyorlar, önce 9'u bitirmeliyim diyorlar.

Bu hem doğru hem yanlış. Bir kısım bağlantılar var evet. Fonksiyonlar polinomları bağlıyor diyebiliriz mesela. Ama bağlantılar genelde oldukça temel düzeyde, örneğin fonksiyonların bir sürü türü (birebir, örten vs.) varken, fonksiyonların tersi alınabiliyorken polinomlarda böyle özellikler yok. Sadece polinomun fonksiyon gibi x'in üzerine hesaplamalarla ortaya çıkan bir y değeri olduğunu (Örneğin 3P(x) = 6x , P(x) = 2x diyebiliriz) ve P(x) = x + 5 ise x'e 2 verip P(2) = 7 diyebileceğimizi bilmemiz yeterli. Ben fonksiyon sınavından 58 almıştım ve yılın son sınavıydı. 12.sınıfa kadar bir daha fonksiyonlara çalışmadım fakat 10.sınıfta polinom sınavından 90 almıştım.)

Madem bu rehber için beklentiler büyük ben de son bir işsizlik yapıp mebin matematik müfredatını inceleyeyim ve durumu bir açıklığa kavuşturayım.

Bu güncel hali:

9.Sınıf Matematik

Kümeler,
Birinci Dereceden Denklemler,
Eşitsizlikler,
Üslü ifadeler ve denklemler,
Fonksiyonlar.

Bu sanırım sizin sorumlu tutulduğunuz eski hali:

Mantık,
Kümeler,
Bağıntı, Fonksiyon, İşlem,
Sayılar, Bölme Bölünebilme filan
Modüler Aritmetik,
Birinci Dereceden Denklemler,
Basit eşitsizlikler,
Üslü ifadeler ve denklemler,

Mantık. 9.sınıfta pat diye gösterilip öğrencileri neye uğradığına şaşırtan ve neredeyse YGS'de bile çıkmayan ne idüğü belirsiz bir konu. İleriki sınıflardaki hiçbir konuyu bağlamıyor. Yalnız V ve N'nin özellikleri kümelerdeki kesişim ve birleşime benzediği için kümeleri bağlar diyebiliriz belki.

Kümeler ileriki hiçbir konuyu bağlamıyor. Sadece doğal sayılar kümesinin ne olduğunu bilin. :) Yani ilkokul bilgisi yeterli.

Bağıntı, İşlem. hiçbir şeyi bağlamıyor. Hatta işleme sadece YGS'de önce biraz baktım. 9.sınıfta işledik mi onu bile hatırlamıyorum, işlemedik sanırsam.

Fonksiyon, yukarıda dediğim gibi aynı mantık polinomlarda da geçtiği için önemli olabilir. Sonra bir daha 12.sınıftaki özel tanımlı fonksiyonlara kadar fonksiyon benzeri bir konuyla karşılaşmadım. Belki buna bağlıyor diyebiliriz ama.

Modüler aritmetik, hiçbir şeyi bağlamıyor. 9.sınıfta kapattığımız konuyu YGS'den önce bir daha açtık işte.

Sayılar, bölme bölünebilinme. Bildiniz! Bağlamıyor.

Üslü ifadeler, birinci dereceden denklemler ve basit eşitsizlikler. Bunlara bağlıyor diyebiliriz. Ama şöyle bağlıyor; bunlar zaten ilkokuldan bilmeniz gereken şeyler. Sizin zaten birinci dereceden denklem çözüyor olabilmeniz lazım. 2x = x + 5. Sonra x'i sola atarız ve x = 5 olur. Hah işte bu. Eğer bunu çözemiyorsanız zaten 3 sene matematik okumaya nasıl tahammül ettiniz ben akıl erdiremedim :) Bu 3 konu öyle çok bir şey vaadetmiyor, eğer üslü ifadelerde iki üslü ifadeyi çarpanken tabanlar aynı ise üsleri toplamayı biliyorsanız bunlara çalışmadan da türev yapabilirsiniz. Çünkü bir sayının türevinin alırken yaptığınız şey örneğin sayı x^5 ise (x üzeri 5) 5'i başa katsayı olarak atıp üsten bir eksiltiyorsunuz yani yeni sayı 5x^4 oluyor. Bunu yapabilmek için üslü sayı çözmeye günler harcamaya gerek var mı sizce? İsterseniz bir konulara göz atın. Fakat kafayı üşütüp "Ben temeli halletçem!!" diyip 3 ay tatilinizi bu 9.sınıf konularına harcayıp daha sonra da dershanede de aynı konulara bir daha çalışmayın, çok büyük zaman kaybı.
Ki YGS'de çıkan soru şu: (2011 sorusu) |-1 -3| + |-2 +4| = ? ...................

Bir başka mevzu ise problemler. Problemler 9'da yok. 10'da yok. 11'de de yok. Fakat YGS'nin çeyreği problemler. Çünkü ilkokulda var. Ve problemler liseyi bağlamıyor. Problemler sadece YGS'den 2 ay önce çalıştığım "Devlet baba istiyorsa öğrenelim." tarzı bir konu oldu. Ve problemler de paragraf soruları gibi, belli soru tiplerine çalışıyorsunuz o kadar.

Ne demek istediğimi açık ettin sanıyorum. Eğer temelinizin olmadığını iddia ediyorsanız, bunu hiç çalışmadan değil, çalışırken farkedin ve gereğini yapın. Çoğu konunun kökü önceki lise yıllarından değil ilkokula dayanır. sin30'u görünce bön bön baktıysanız bunun sebebi 10.sınıf trigonometrisine çalışmadığınız için değil 8.sınıf trigonometrisine çalışmadığınız içindir. Her şeye en baştan başlamak yerine, yani "temel atacağım!!" kuruntusuyla YGS'den başlayıp LYS'ye gitmek yerine eksiklerinizi tamamlamaya bakın. Örneğin ben 12.sınıfta Özel Tanımlı Fonksiyonlara çalışırken Fonksiyon bilgimin iyi olmadığını farkettim ve videomu açıp fonksiyonlara çalıştım. Atıyorum kimyasal denge çalışırken kimyasal tepkimeler konusunda eksiklerinizin olduğunu farkettiniz (bunu nasıl farkederiz derseniz eğer bir çözümlü soruyu 3-4 okuyuşta anlamadıysanız, veya size anlaşılmaz gelen ifadeler varsa demek ki kaçırdığınız bir nokta vardır) gidin o kimyasal tepkimelere çalışın. Az eksiğinizi tamamlayacak kadar göz gezdirin. Hiç bilmiyorsanız baştan işleyin ama sonra toptan 9.sınıf kimyasına başlayıp her şeyi bitirmeye çalışmayın, gidip de gereksiz şeylere çalışmayın, aristonun elementlerini felan ezberlemeyin. Ha en baştan işlesek ne çıkar derseniz en baştan gösterecekler zaten dershanede, ben diyorum ki şu an gerek yok zaten az buz biliyorsanız. azimliyazar.blogspot.com


Not: Yalnız geometride üçgenler, çokgenler, açılar, çemberler vs. bağlantılı olduğu söylenebilir. O istisna, ondan aşağıda bahsedeceğim. Ama öbür derslerde aşırı bir bağlantı olduğunu düşünmüyorum. Örneğin 10.sınıfta biyolojide oldukça başarısızken hatta ikinci dönem karne notum 3'ken 11.sınıfta 5 getirmiştim.

Lisede "temeli olmayanlar"dan bahsettik. Peki ya ilkokulda da sorun varsa? Blogu açarken bu soruyu cevaplamaktan kaçındığım için "SBS'de 380-475" arası yapanlar okusun demiştim. Benim bu durumda olan arkadaşlara hayrım olmaz diye düşünüyordum. Ama şu an söyleyebileceğim birkaç şey var. Bu dönem üniversitede çok zorlandığım bir ders vardı adı "Ayrık Matematik". Bu dersin bölümünde sürekli setler ve özellikleri kullanılıyordu ama ben ne "set"in ne olduğunu biliyordum ne de özelliklerini. Tüm kitabı üstünkörü okuyarak finale girersem asla iyi not alamazdım çünkü mantığını anlayamamış, ezber yapmış olurdum. Benim "temelim" eksikti. Ben de google'a "set" yazıp çıkanları okudum. 5 dakika sonra aslında ilkokul ikide işlediğimiz "Kümeler" konusunu okuduğumu farkettim. Güldüm :)

Sorun ilkokuldaysa sorun yok demektir arkadaşlar. Hep lisenin ilkokuldan zor olduğuna yakınırız di mi? Bunun nedeni ilkokulda tanımları ya da doğrusu kesin ve bariz olan şeyleri öğreniyorduk. Hoca kümeler diyordu, biz de maymunlar kümesi çiziyorduk. "Uçan maymunlar" kümesi diyince boş küme çiziyorduk. (Hoş, ben ise kocaman bir yuvarlak çizip içine kanatlı maymun çizip uçurtuyordum.) Bu kümeleri hatırlamak içinde benim yaptığım gibi internetten beş dakika göz gezdirmek yetiyor. Hiç bilmiyorsanız 1 saat diyelim, ama gidip de ilkokul sıralarına dönmenize gerek yok. O zamanki küçük çocuktan daha zeki ve okumaya daha mecbursunuz. Kısacası ilk 5 senede bir şey yok. Sonraki 3 seneyi ise YGS-LYS videolarında kapsanıyor. Yani "Benim temelim eksik, ben ilkokuldaki şu konuyu hatırlamıyorum." diyemessiniz. Ha eğer o ortaokul konularını kapsayan YGS videoları zor geliyorsa SBS videolarını izlemekte bir mahsus görmüyorum. Amaç öğrenmekti, hatırlıyorsunuz değil mi? İlk 10 bine girenlerin bir çoğunun ilkokulda dersleri hep 5 idi. Siz bu kişilerin 8.sınıfta gördükleri göz, kulak, burun, boğaz ünitelerini hala sular seller gibi hatırladığını mı sanıyorsunuz? Öyleyse yanılıyorsunuz. Hepsi 12.sınıfta yeni baştan öğrendi.

EKSİKLERİ KAPATMAK 

Soru cevap bölümünde bir arkadaş "Siz 12.sınıf önermişsiniz ama benim geometrim zayıf. Ben yazın geometri çalışmayı düşünüyorum." demişti. Ben de hak vermiştim. Bence "Ben YGS Sayısal çalışacağım." diyip her şeye yeniden başlayıp bildiğin/bilmediğin her şeye çalışmaktan çok daha mantıklı. Özellikle Geometri ve Fizik çalışmak. (Öbürleri bir şekilde halledilir.) Geometride 9, 10, 11'in birbirini bağlıyor. Ayrıca geometrinin "görme dersi" olduğunu söylerken. Bence görme değil de daha çok pratik gerekiyor. Bol soru çözdükten sonra çözdüğünüz soruları eski sorularla bağdaştırıp "Aha burada şu var!" , "Aha bu x konusunun sorusu!" şeklinde tepkiler verebiliyorsanız. Eğer geometride zayıf olduğunuzu düşünüyorsanız bu zayıflığını yazın yenmek için uğraşabiliyorsiniz. Fizik için de aynı şey geçerli. Öbür yazılarımda fizikte çok zayıf olduğumu ve bu zayıflığımı yenmek için aynı anda 5 kitap çözdüğümü söyledim. Konu anlatımlarına defalarca çalışıyordum (optiği 5 kez izledim) her izlemeden sonra bir kitabın o konudaki testlerini çözüp öğretmenime soruyordum. Ve işte asıl anahtar nokta burası:

* Eğer zayıf olduğunuz bir derste eksiklerinizi kapatacaksanız ve hele bu dersler geometri ve fizikse mutlaka soru sorabileceğiniz birine ihtiyacınız var arkadaşlar. İmkanınız varsa soruları biriktirdikten ve hepsini önünüze koyup 1-2 kez daha çözmeyi denedikten sonra ( tabii denemeden önce konuyu da tekrar etmelisiniz) başarılı olamassanız bir hoca tutun veya bir etüt merkezine filan gidin. Buna durumunuz yoksa.. vallahi o kısım için bildiğim (forumlarda sürünmek dışında) bir çözüm yok. Benim Türkçe sosyal çalışmamın bir sebebi de bu zaten, sosyal ezber, babam da Türkçe öğretmeni :) ( Ha ama soracak adam bulamazsanız çözmeyin demiyorum, eğer konuları gerçekten kendinizi eğitmek ve öğrenmek amacıyla işlerseniz mutlaka yararı olacaktır. Sorularınızı dershane/okul açıldığında da sorabilirsiniz.)


YGS - SAYISAL

Yukarıda bu konudaki görüşlerimi açık ettim aslında. Ben yaza "yük hafifletmek" gözüyle baktığım için zaten dershaneye ayak bastığım anda gösterilecek konulara çalışmazdım, çalışmadım da. Burada benden daha başarılı olan arkadaşlarım 11.sınıftan YGS'yi bitirip 140 nete çekmişler. Fakat şu var ki bu kişiler başarılı olmanın yanı sıra daha sabırlılar da, adamlar 12.sınıfta YGS'yi de LYS'yi de ihmal etmemişlerdir. Fakat şunu bilin ki YGS'ye sıradışı önem verip LYS'de patlama durumunuz var ki bunu yaşamak istemezsiniz.

Bence eksikleri tamamlayıp bir takım lys konularına (benim tercihim yine 12) çalışıp yıl içindeki yükü hafifletmek daha mantıklı ama yine söyleyeyim YGS çalışmak istiyorsanız çalışın, yine hiç yoktan iyidir. Mantık: "Ne öğrenirsem kâr." Sadece LYS'ye YGS'den daha fazla vakit ayırmanız gerektiğini bilin de.

"Ben hangi dersin hangi dersle bağlantısının olduğunu anlamakla uğraşmak istemiyorum." veya "Yazın senin önerdiğin gibi 12.sınıf çalışmaya çalıştım ama yeterli olmadığımı gördüm." diyip illa en baştan başlamak istiyorsanız ve dershanedeki seviye tespit sınavları sizin çok önemliyse, YGS'ye başlayın, size illa yararı olacaktır. Ama böyle yaparsanız birkaç nasihatım olacak:

* Zaten bildiğiniz konular üzerine aşırı derece vakit harcamayın. "Biliyordum zaten, tam öğreneyim demeyin." Neden böyle diyorum? Çünkü zaten bildiğiniz konu üzerine test çözmeniz kolaydır. Sadece bilgilerinizi kontrol edersiniz. Yeni bir şey öğrenmezseniz. Dolayısıyla böyle yaparsanız yeni bir şey öğrenmenin yanında getirisi azdır. Ama yok değildir.

* Dershane açılınca ve size yazın gösterilen konular gösterilmeye başlayınca o konuları zaten bildiğiniz için o konulara aşırı derecede "kasmak" yerine, birkaç test çözün baktınız sorun yok 12.sınıf çalışın. 12.sınıf sınavları gelince muhtemelen LYS işliyor olursunuz, işte o zaman okul sınavlarına çalışmak yerine dershanede gösterilen LYS konularına çalışıyor olursanız.

YGS'yi yabana atmayın dedim ama söylemeliyim ki olup olabileceğiniz en balon sınav. Ben önceki yazılarımda Mart gibi YGS'leri kitapçık şeklinde alıp deneme olmanızı söyledim fakat yine de kendinizi rahatlatmak için sorulara şimdi bir gözden geçirip neyle karşı karşıya olduğunuzu bilin. Bununla ilgili eski yazılarımı okuyun, özellikle "Çıkmış Sorular Hakkında" isimli yazımı.

Ev Ödevi: YGS'yi aşırı derecede önemsemenin neden zararlı olduğu konusunda bir google taraması yapın. Sınava girmiş kişilerin yorumlarına bakın. Benim söylediklerimin aksini söyleyeceğini zannetmiyorum.

YGS - 12.Sınıf 

Benim öncelikli önerim buydu. Bu yazıyı tekrar yazmamın sebebi de benim dediğim gibi 12.sınıfa çalışıp ağzı yanan bir arkadaş.

Ben yazın 12.sınıf çalışmadım, fakat çalışmadığım halde bunu size önerdim.

Nedeni okulda arkadaşlarım dershaneden 12.sınıf konularını öğrenmiş derste yardırıp sözlüleri kapıyorken ben aval aval bakıyor olmamdı. Okuldan da fazla bir şey anlayamıyordum, ki bu öncelikle benim hatam. Ama şu bir gerçek ki önceden birazcık okumuş veya çalışmış olsaydım her şey çok daha farklı olurdu. Biyolojiyi son hafta çalıştım, sınavdan da pek yüksek alamadım. Kimyayı kurban bayramında halledip yüksek aldım. Hatta bayağı abarttım ve en yüksek ben aldım, hoca şaşırdı çünkü sessiz sessiz oturup dersi takip eder gibi yapıyordum, sınava kadar bir kez tahtaya çıkmamışımdır. Mat da aynı şekilde son hafta. Geometride hocanın soru sorduğu kitaba bakıp şıkları ezberledik. Fiziği dershanede işledikleri için sorun olmadı. İlk sınavları şöyle böyle notlarla atlattık ama okul sınavlarına çalışırken dershanede işlediğimiz konular yarım kalıyordu. Bunun yanında sınavların getirdiği stresten bıktım ve üçüncü ve son sınavlar geldiğinde eşinden dostundan heyet raporu alan arkadaşlarıma özenip ben de normal doktor raporu aldım. LYS'ye bir ay kala kullanacağıma şimdi kullanayım, LYS'ye bir ay kalınca da heyet raporu alırım diyordum. Alamadım ve tıpış tıpış okula gittim. (Bu yararlı oldu aslında, sınıftan benden başka kişi yoktu.) Özetle 12.sınıf konularını okulla beraber yürütmek (dershane de pek yardımcı olmuyordu) fazlasıyla zordu. Bu yüzden size 12.sınıfa çalışmanızı önerdim.

Bir arkadaş yorum olarak bunu yazmış:

"Ben de 12. Sınıf çalıştığım için pişmanım. Ben çalıştıktan sonra hoca bi daha limiti anlatti kafam karmakarışık oldu. Türeve çok çalışmadim. Kimyayi çalışmıştim ama konu siralamasi her yerde bi farklı olduğundan hemen unutulacak , en gereksiz olan yerlere calismisim. Şu an hiçbirini hatırlamıyorum. Siniftakilerle ayni zamanda öğrenmiş gibi oldum şu an. Okul hocasiyla kendi çalışman bir olmuyor. Haftalarca boşuna vakit kaybettim. Bence kendinizin denemedigi bir sistemi baskasina onermeyin. Sırf sizi dinlediğim için haftalarim çöpe gitti. Görünüşte mantıklı gözüken şeyler tecrübe edilince çok farklı sonuçlar doğurabilir. Bundan sonra mümkün olduğunca hocalarimi dinleyecegim. Tabi ki sizin yazilarinizdan kullandığım ve faydali bulduğum öneriler oldu. Ama dedigim gibi yapmadığıniz şeyleri onermeyin. Bunun gibi yine baska birisini dinledim o da kendisi yapmadan öneride bulunmuştu 500. Olmuş ama kendisi daha önce denenmemis , kendisinin de denemedigi şeyleri tavsiye ediyordu. Bosuna kendimi onun dediklerini yapmak icin yordum haftalarca çalıştım. Hocalarimi dinlemeseydim ve yol yakinken ( en az bir ay harcadim ama ) bu yöntemleri birakmasaydim şimdi halim nolacakti bilmiyorum. Zaten hocalari dinleyince hizlica yükselişe geçtim. Şu an halimden gayet memnunum. Umarim kimseye denemediginiz bir şeyi tavsiye etmezsiniz bir daha"

Şimdi arkadaşlar burada iki sorun var. Birincisi yukarıda yazdım ama tekrar söylüyorum: "Dershanede size uygun bulanan sistemi uygulayın, adamlar söylüyorlar ki sonra ona göre bir şeyler işleyecekler. Ki zaten benim önerilerim yazın, okul ve dershane açılmadan önceki "kendi kafanıza göre takılma" dönemini kapsıyor. Okul zamanı yazdığım yazılara bakın, hiç "şuna çalışın" dememişimdir. (Eğer dershaneniz size yaz için komut verdiyse onu uygulayın tabii.) Biz dershanede 12.sınıf işlemedik, dolayısıyla zorlandım ben bayağı. Ayrıca kimyada konu sırası değişik olsa da anlatılanlar aynı. Fakat ne kadar mırın kırın etsem de arkadaşın haklı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. İlk defa bu konuları görüp duyan birinin kafasının karışması normal. Sadece limit ve organik kimyayla 3 ayı nasıl geçirdi onu da bilmiyorum ama olur da dershane size 12.sınıfla ilgili önceden hazırlık yaptıracaksa veya okulunuza güveniyorsanız veya günlük çalışabilen biriyseniz ve okulda dersler başladığı anda çalışacak biriyseniz ve şimdi 12.sınıfla kafanızı karıştırmak istemiyorsanız tamam 12.sınıf çalışmayın. Yok hayır ben 12.sınıftaki yükümü hafifletmek istiyorum diyorsanız en azından biraz bakmanızı tavsiye ederim. Geçenki yazıma şu konuları yazmıştım, yine tekrarlıyorum:

Biyoloji: Sindirim, solunum, dolaşım. Dolaşım sisteminin/yolunun haritasını çizip bir yere yapıştırıp her gün bakarsanız iyi olur derim. (Not: Bunlar YGS'de de çıkıyor.)
Kimya: Adlandırma, izomerlik. Normalde pek kitap önerisi yapmam ama Palme Organiği (Dikkat! Palme 12.sınıf değil) kullanmıştık biz sınıfça. Sırf organik içerdiğinden ve konular da adlandırma, izomerlik, tepkimeler diye gittiğinden işinize yarar. (Hadi iyisiniz yine köftehor Palmeliler sizi...) Ama mantığı anlamak için yine videolar şart. Adlandırma ve izomerliği bitirdikten sonra alkan, alken, alkin tepkimelerine de başlayabilirsiniz dilerseniz.
Not: Eğer yukarıdaki arkadaşın yaşadığını yaşamak istemiyorsanız kimya çalışmayın ne diyeyim. Ama konuları (2.kez) verdim ve ekstradan kitap da önerdim. Sorun yaşayacağınızı zannetmiyorum, yaşarsanız mesuliyet kabul etmem :))
Matematik: ÖTF, Limit, Türev. Üçü de kolay. Yalnız limitin ilginç bir mantığı var. O mantığı blogta biraz anlatmıştım sağdaki arama kutusundan limit diye aratırsanız bulursunuz. (Aynı zamanda "Türev tanımı" diye de aratın.) Limit ve türev tanımının mantığını çok iyi anlamalısınız. Mantığını anlamadan da soru çözebilirsiniz ama sonra biri ikinci kez anlatırsa yukarıdaki arkadaş gibi "kafam çok karıştı" diye ortada dolanabilirsiniz. O yüzden defalarca söylediğim gibi amacınız mantığını anlamak olsun, özellikle bu iki konuda.
Geometrinin uzaylı konusu saf LYS konusu, öbürü de katı cisimler. Geometriye çalışmaya pek gerek yok. Fizik için de aynı şey geçerli. Yukarıdaki 3 dersin konuları daha öne çıkıyor, daha zorlar, daha önemliler.

11.Sınıf Tekrarı

Bu da gayet mantıklı. Bunu 3 ay yapmayın tabii de en azından 11.sınıf konularını biraz tekrar ederseniz LYS'den önce rahatlarsınız çünkü büyük bir kısmı YGS-LYS arasına sıkışıyor. Kimya, biyoloji, matematik, fiziğin de büyük bir kısmı ve geometrinin ufak bir kısmını YGS-LYS arasında işledi bizim dershane, ben 11.sınıfta sağlam çalıştığım için rahat ettim. Eğer 12.sınıfı da yazın çalışmak istemezsiniz 11. Sınıf tekrarı bence önemli çünkü hem bu saydığım konuları hem de 12.sınıfı YGS-LYS arasındaki 2-2.5 aylık kısa dönemde öğrenmeye çalışmak istemezsiniz. (Hatırlıyorum da ben LYS-1'de matriks sorusunu yanlış yaptım :)) 11. Sınıf diğerlerine göre kolay olduğu için zorlanmazsınız da. Bilgiler tazeyken bir tekrar daha iyi olur. Yalnız tekrar söylüyorum bunu ilave olarak yapın, eğer 11'de iyi çalışmışsanız direkt buna 3 ayı vermek mantıksız.

***

Özetle size yapabileceğiniz muhtemel çalışma programlarını verdim. Sizin amacınız bu süreçten yarar sağlamak olsun. Öğrenin, mantığını kavrayın. Rahat olun konular yetişecek. Kimsenin de gerisinde kalmadınız. İsterseniz bu çalışma programlarını hocalarınıza okutun, veya okutmayın ama yetkili birilerine mutlaka danışın. Sonra da kendi durumunuzu göz önünde bulunarak ortaya karışık bir şeyler yapın.

Çalışmaya bir ayı planlayan bir çalışma programı yaparak değil, çalışarak başlayın.


KAÇ SAAT ÇALIŞAYIM / KAÇ SORU ÇÖZEYİM?

Soru çözmeyle olmuyor ciğerim, öğrenmekle oluyor. Soru hesabını tutmayı erkenden bıraktım. Günde 400 soru çözüyorum diyenleri de hunharca geçtim. Sen kaldırma kuvvetinden 400 soru çözüp o konuda usta olursun, ben 100 çözer, çok zor ve karışık soruları çözemediğim halde mantığını kaptığım için "bu konu oturdu" diyip bırakırım. YGS'de çıkan soruya ikimiz de güleriz ve saniyelerimizi alır. Fakat ben 1 Türkçe fazla yaparım ve kazanan ben olurum. Bu işler böyle, en azından YGS'de. (Sakın şimdi böyle dedim diye konu testlerinde bir dolu yanlış yapıp ve boş bırakıp o soruları "mantığını kaptım" diye çözülmemiş bırakmayın ha! O sorular sorulacak!!!)

Kaç saat çalışacağınıza gelince, bu sizin iradenize kalmış. Amaaaa

Bir anda işe 8 saatle başlamayın. Sıkılırsınız. Yorulursunuz. Bence ilk gün 1.5 saatle başlayın. Ertesi gün 2. Sonraki ilk haftada fiks 3 saat iyidir. İlk bir hafta günde 3 saat çalışın yani, ne eksik, ne fazla. Sonraki hafta duruma göre 4. İlk iki haftadan sonraki haftalar alışmaya başladığınız için daha da arttırabilirsiniz. Böyle kademe kademe ilerleyin dememin nedeni, ilk gün 8 saat çalıştıktan sonra ikinci gün artık o kadar istekli olmayacağınızı biliyor olmam. Yaşadık yani :)

Not: Aşağıda bir arkadaş ben zaten 6-7 saat çalışıyordum, azaltayım mı diye sormuş. Hayır tabii ki de. Ben hiç çalışmayanları düşünerek yazdım. Oturmuş bir sisteminiz varsa ona uyun.

***

DİKKAT DAĞITICILAR

"Bu Yolda Vermeniz Gereken Ödünler" isimli yazımda bırakmanız gereken "dikkat dağıtıcılar"dan bahsettiğim. Bunlar aklınızdayken ders çalışmak zulümdür. Yazın daha da aktif olurlar. Ama bence bağımlılık yapmıyorlarsa yazın temelli bırakmak gerekmiyor. Tutup da "World of Warcraft" filan oynamayın tabii. Ama bilgisayara karşı günde 1-2 tane maç atmanın çok da zararı olmaz. Veya günde 1-2 bölüm dizi izlemenin. (Tutup da koca sezonu bitirmeye kasmıyorsanız.) Dershane/okul açılıp tempo artınca bunları bırakacaksınız.

Yalnız ders çalışırken mesajlaşmayın lütfen. O ne öyle. :/ Sınıfta bir kız vardı, önündeki sorunun bir cümlesini okuyup bir mesaj çekiyordu. Bir testi bitirene kadar sevgisiyle küsmüş, barışmış, sinema için randevu almış oluyordu. Kızlar kusura bakmayın da bazen abartıyorsunuz.

Bu yaz aylarında en büyük dikkat dağıtıcı, şüphesiz ki sıcaklar. Bunu önlemenin yolu klimalı bir yerde çalışmak. Şehir kütüphanesinde klima varsa oraya gidin. Hem çevrenizde herkes sessizce okumak/çalışmakla meşgul olduğu için siz de orada normal olarak yapmanız gereken işin "çalışmak" olduğunu kanıksarsınız ve daha verimli çalışırsınız.

Zaman yönetimiyle ilgili yazımda bahsetmiştim, dolu ve karışık bir masa da bir dikkat dağıtıcıdır. Masanızı boşaltın. Test kitabı, kalem, silgi olsun. Yanında en fazla o dersle ilgili notlar olsun. Laptop felan koymayın masaya.

***

Yazı bu kadardı, umarım beğenmişsiniz.

Görüşmek üzere!