Merhaba arkadaşlar,

Slovakya'da staja başlayacağımı söylemiştim. Stajım bitti. Tam yazıları hazırlamak için kolları sıvamıştım ki Slovakya'da ofiste aylak aylak internette takılırken "Yahu şu Ağustosta da bir şey yapayım evde geçmesin gençlik kamplarına bi göz gezdireyim." dedikten sonra başvurduğum "Linux Yaz Kampı'na" kabul aldığım. Dolayısıyla 7-23 ağustos arası Bolu'da sıkı bir eğitimde olacağım.

Size bu ayın sonuna kadar yazı yok. Fakat döndüğümde hem Avrupa üzerine, hem Avrupa'da öğrenci olup ucuza okumak&çalışmak&gezmek üzerine yazılarım ve Bolu'daki Linux yaz kampı hakkında yazılarım olacak. Kaçırmayın.

Yine de boş geçmemek için gittiğim yer hakkındaki izlenimlerimi kısa kısa yazma ihtiyacı hissettim.
Stajım Slovakya'nın Zilina (jilina diye okunur) şehrinde Zilina üniversitesindeydi. Ne yalan söyleyeyim, stajdan çok bir "Doğu Avrupa" turuna benzedi. Sırasıyla Budapeşte, Kosice, Trencin (Slovakya) Viyana, Krakow, Prag, Kutna Hora, Bratislava ve en sonunda "Ya peki bizim ülkede turist olmak nasılmış?" diyerekten İstanbul'u gezdim.

Genel olarak tavsiyeler: 
- Hiç yurtdışına çıkmadıysanız ve Avrupa'yı merak ediyorsanız Budapeşteyle başlayıp Budapeşte-Viyana-Bratislava-Prag şeklinde bir rotayla kısa bir Orta Avrupa turu güzel bir başlangıç olabilir. (Prag'dan Dresden'e veya Berlin'e kopturabilirsiniz, fakat muhtemelen dönüş uçuşunu Budapeşte'den yapmak daha ucuza geleceği için yine Budapeşte'ye dönmeniz gerekecek. Almanya'ya girdikten sonra bir yerlere gidip gelmek pahalılaşıyor o yüzden oradan sonra "kopturun gidin." diyemiyorum.) İstanbul-Budapeşte arası uçuşlar ucuz, büyük bavul götürmezseniz sadece bir çantasıyla 55 euroya gidip gelmek mümkün. Bu söylediğim şehirler oldukça güvenli, küçük (yürüyerek gezilebilen), düzenli ve turistik olduğu için de yeni arkadaşlıklar kurabileceğiniz şehirler. Viyana haricindekiler de ucuz. (Ucuz dediğim Türkiyeyle fiyatlar aynı genelde.)
- Yeşil pasaportunuz varsa veya almaya hakkınız varsa bu dediğimi mutlaka yapın, veya interrail için para biriktirip her yeri dolaşın. Yeşil pasaportunuz 25 yaşınıza kadar geçerli, bu yaştan önce kullanın mutlaka.
- Erasmus ve staj vb. olaylarla Avrupa'da kalmayı düşünenlere Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'yı öneririm, ikisi de hem ucuzdur hem de Avrupa'nın göbeğinde olduğu için çevreyi gezmesi kolaydır. Çek cumhuriyeti Slovakya'dan daha güzel der bütün Slovakyalılar. Slovakya'da dağlar felan var meraklıysanız iyi bir seçim olabilir onun dışında yapacak pek bir şey yok. Slovakya'da öğrencilere tren beleştir ki bu da çok güzel bir +.
- İyi bir yol arkadaşı (Mozart kimdir bilmeyen bir Hindistanlıyla Viyana'yı gezdikten sonra söylüyorum bunu.), iyi bir çift yürüyüş ayakkabısı (benimkiler parçalandı) ve iyi bir çanta elzem.
- Yer fıstığı güzel ve tok tutan bir besin. Yurtdışında da ucuz. Restoranlarda zaman ve kazık yememek için genelde acıktıkça ağzıma yer fıstığı atardım.
- Hostellerde kalın, tatsız sürprizlerle karşılaşma olağınız var ama çok değil, benim başıma bir şey gelmedi.
- Hop-on-hop-off buslara (turistik yerlerden geçip manzarayı izlemenize imkan veren iki katlı otobüsler) sakın binmeyin, oldukça gereksiz ve pahalı. Ayrıca ne yalan söyleyeyim, elinize bir harita alıp gezmek çok daha eğlenceli ve en azından nereyi gezdiğiniz ve oraya nasıl gittiğiniz aklınızda kalıyor. Yine de dar zamanı iyi kullanmak için bunun yerine "Free Walking Tour"lara katılmak harika bir seçenek.
- Money changele uğraşıp dolandırılmayın. Bankanızın anlaşmalı olduğu ve komisyon kesmediği bir yurtdışı bankası varsa (Yapıkredi için bu Unicredit) ondan az bi miktar para çekin, çok bir zarar etmezsiniz. (Yoksa az bi miktar euronuzu bozdurun ama çok değil.) Gerisi için visa/mastercard/maestro vs. geçen yerleri kullanın.
- ISIC kart çıkartıp "Student Agency" veya "Regiojet" isimli tren/otobüs şirketleriyle gezin. Otobüsler trenlerden daha ucuz ve konforludur, özellikle Viyana-Bratislava ulaşımı için otobüs tercihiniz olsun.

Viyana

- Hiç bu kadar Asyalıyı bir arada görmemiştim.
- Şehir çok düzenli, metro ağı dallı budaklı, tramvay da var.
- Çok kazık.
- Sacher torteymiş, apfelstrudelmiş özenip deneyip kazıklanmayın, hiçbiri bir fıstıklı baklava değil.
- Viyana şinitzelini de boşverin.
- Sarayların bahçelerinde gezin, Schönbrunnda kısa tura (imperial) da katılabilirsiniz, Belvedere'de katılmayın gereksiz, ama bahçesi güzel.
- Bir sürü müze var. Hepsini gezmenize ömrünüz ve paranız yetmez. İlginizi çeken bir tanesine gidin.
- Saraylar, müzeler vs. hep Asyalı kaynıyor. Sanarsın hepsinin Avrupa tarihi üzerine derin bir ilgisi ve birikimi var.
- Free walking toura katılın.
- Binalar çok güzel fakat belli bir süre sonra hepsi plastikten yapılıp yanyana dizilmiş gibi gelmeye başlıyor ve sıkıyor.
- Bahsedeceğim diğer şehirlere göre oldukça teknolojik.
- Naschmarktı gezin.
- Lunaparkına (Prater) mutlaka gidin, süper aletler var.

Budapeşte 
- Hiç bu kadar İngiliz'i bir arada görmemiştim.
- Metro çok düzenli ve kullanması kolay, dilediğiniz durağı hostelinizden alacağınız haritada bulup nelere bineceğinizi kolayca çözebilirsiniz.. Bir de nehrin kenarı boyunca ilerleyen 2 numaralı tramvay var ki mutlaka kullanmanız tavsiye edilir, "Sightseeing Tram" deniyor buna.
- Fiyatlar Türkiyeyle aynı gibi. Bir sürü Türk restoranı var ("Török Etterem" diye geçiyor.) aç kalmazsınız. Burada tamamen Türkler tarafından işletilen bir restoranda patlıcan musakka yedim, Avrupa maceram boyunca yediğim son patlıcan yemeği oldu. Sahi yarın valideye söyleyeyim de bir patlıcan yemeği yapsın. Patlıcanın kıymetini bilin arkadaşlar, hatta tüm sebze yemeklerinin kıymetini bilin orada bulmak zor. Bizim ülkede et pahalı olduğu için aşçılarımız bir sürü acayip etli sebze yemeği icat etmiş ki iyi etmişler.
- Gulaş diye ünlü bir yemekleri var ki bildiğin etli patates. Açsanız yiyin ama denemek için yemenize gerek yok.
- Estergon kalesine gideyim dedim şehrin 60 kilometre dışındaymış. Geçiniz.
- Free walking toura katılın.
- Free walking tourda Macaristan tarihi kendi ağızlarından dinlerken gözlerimden yaş geldi. "Önce Moğol istilasına uğradık (kendileri de Asya'dan geldiklerini unutmuşlar sanırım.) sonra 150 yıllık Türk işgaline uğradık, Avusturya bizi kurtardı ama hiçbir şey değişmedi bu sefer onların esiri olduk, İki Dünya Savaşını kaybettik, topraklarımızın yüzde bilmem kaçını kaybettik, Macaristan için kendisiyle çevrilen ülke derler diye. Bu bakımdan benziyoruz aslında :))
- Binalar çok güzel, Avusturya'daki gibi hepsi birbirine benzemiyor.
- Müze gezmedim.
- Hamama gidin.
- Cumartesi günü orada olursanız "Spaparty"e gidin.
- Varosliget parkı var o da çok güzel.
- Central marketi gezin.
- Bahsettiğim şehirler arasında kulağa en yavan en sıradan şehir gibi geliyor ama ilginçtir en güzel şehir bu.
- Sziget güzel bir festival diyorlar.

Prag
- Hiç bu kadar zenciyi bir arada görmemiştim.
- Toplu taşıma sadece 1 kere kullandığım için hakkında bir yorum yapamayacağım.
- Budapeşte gibi ucuz.
- Yiyecek bir şey yok, fıstık yiyin. Belki lahana yiyebilirsiniz.
- Sokaklar dar, binaları hatırlamıyorum.
- Yayalara 12 saniyelik geçiş hakkı veren kırmızı ışıkta (ki yüzü geçik insanla beraber geçiyorsunuz.) Türk bir turist rehberinin "İşte size Survivor arkadaşlar." diye haykırışını duydum ki duygularıma tercih oldu adam. Sonra aynı yerde bana 4 saniyelik geçiş hakkı bahşolundu ki noluyoruz dedim.
- Bir tane müzeye girdim Kafka müzesi diye, 2-3 saat bişiler okudum. 2002'de Kafka'nın Prag'da yaşadığını öğrenmiş adamlar şimdi etinden sütünden faydalanıyorlar peh peeh.
- Öbür müzeleri sallayın, clubları gezin. Clublara turistik gezi yaptım evet. Cross club diye bir club var makine parçalarından yapmış adamlar, hayli ilgi çekici, ama şehre biraz uzak. Bir de 5 katlı bir club var içinde Asyalıdan başka bir şey yok fakat yanında Ice Pub var tamamen buz tutmuş enteresan ama küçük bir pub, bi uğrayabilirsiniz.
- Köprüler felan var.
- Free Walking Tour'a mutlaka katılın.
- Hosteli Prag 1'de tutun.
- Enteresan ama genelde insanlar Prag-Viyana-Budapeşte üçlüsünden en çok Prag'ı sevmiş. Ben ise en çok burada kalmama rağmen aklımda en az şey kalan yer burası oldu. Niye anlamadım.
- Wenceslav meydanı gece Striptiz kulüplerine adam çekmeye çalışan zencilerle kaynıyor. "Biz gayiz." diyerek bile kurtulamadım.
- Çok dolandırmalar oluyor, para bozmayın, yabancılarla konuşmayın, yabancılara para bozdurmayın. Bir dakika yaa. Siz yabancısınız!!
- Masters of Rock güzel bir festival diyorlar.

Kutna Hora
- Prag'ın yakınında bir şehir. İçinde görmeye değer bir tek kemiklerle süslenmiş bir kilise (oldukça küçük) bir de dıştan görünümü epey güzel alan ama içinde hiçbir şey olmayan Elizabeth kilisesi var. (Şöyle bir şey:)
- Avrupa'da içtiğim tek Türk kahvesini burada içtim. Yanında kağıt helvayla geldi ve 1.5 liraydı. Türk kahvesi Nescafe kupasındaydı ve karıştırmam gerekti.

Zilina
- Hiç bu kadar Slovak'ı bir arada görmemiştim.
- Burada gezecek bir şey yok, staj yapmaya veya erasmusa gelecek olursanız bana bi mail atın.

Bratislava
- Viyana'nın yakınında bir şehir. Slovakya'nın başkentiymiş diyorlar.
- Ufak.
- Şehrin savaştan yeni çıkmış gibi bir hali var. Binalar felan yıkık dökük.
- Metro yok, troleybüse binin. Ya da hiç bi şeye binmeyin şehir küçük zaten.
- Free walking toura katılın.
- Bryndzove Halusky (haluşki deyin onlar anlarlar) isimli yöresel yemeklerini yiyin. Üzerine bacon istemiyorsanız "vejataryen olsun." diyin. Kaynamış patatesi koyun peyniri ve unla karıştırıp yapyorlar. Mantıya benziyor. Elinizden gelse evde yapılmışını yiyin çok lezzetli diyecem ama neredee.
- Onun dışında yemek yok yine, fıstığa devam.
- Peynirleri ünlü, ama bizim peynirler daha iyi yine. Fakat peynir otomatı gördüğüm ilk ve tek şehir bu oldu.
- Slovakya ucuzdur. Dana eti 6-7 euro ama orada kalmıyorsanız barbekü yapacak vaktiniz olmaz herhalde :)
- Hosteller gereksiz yere pahalı, şehir bir günde hatta birkaç saatte gezilcek bir şehir dolayısıyla burada kalmayın, buradan öbür şehre kopturun orada kalın. Ha kalacaksanız Hostel Blues'u tavsiye ederim, 20 euroya kaldım ki çok kazık fakat şu ana kadar kaldıklarımdan gönül rahatlığıyla önerebileceğim tek hostel oldu, güzel bir ortamı ve yardımsever çalışanları var. (Öbür şehirlerde kaldığım hosteller üzerine de yazıcam ama şimdi yazmaya değmez hiçbiri.)
- Malesef burayı fazla gezemedim, sadece bir tane free walking toura katıldım gece de kaleye çıktım ki yağmur yağdı, yanından geçip döndüm. Aslında benim olay "Ya o kadar kaldık Slovakya'da, şu Bratislava'yı da görmeden gitmeyelim ayıp olmasın koca ülkeye." diyerekt gittim. Tren istasyonundan direkt Budapeşte'ye tren yakalasaymışım da olurmuş.
- Siz yine de gezin, fazladan bir ülke işte fena mı..
- Maviyle boyanmış kurabiyeye benzeyen bi "Şirin Baba Türbesi" var (Blue church diye de geçer) ona bi gidin güzel.
- Marketteki ürünlerin üzerindeki içindekiler yazısı 5 dilde yazılı, bunlar: Slovakça, Çekçe, Lehçe, Macarca, Bulgarca.. İngilizce nerede Allah'ın belaları!!

Kosice
- Sırf Slovakya'da Erasmus yapan arkadaşım "Burası Bratislava'dan iyiymiş." dedi diye yazıyorum.
- İyi felan değil.

Krakow
- Polonya'daki en turistik şehir. Zilina'daki Polonyalı arkadaşlarım "Varşova'dan güzel." dediler. Gittik baktık.
- En orjinal binalar burada. Şehirde gezerken evlerinizdeki yağlı boya tablolarının içinde gibi hissediyorsunuz.
- Bir de turistleri ata bindirecez diye şehrin içine etmeseler..
- Hiç bu kadar kebapçıyı bir arada görmemiştim.
- Kebabı sallayın, zapiekanka yiyin süper. Yurda gidince kendime yapıcam.
- Pirogi yiyin o da çok güzel.
- Wasabili yer fıstığı yiyin o da çok güzel, hem bir değişiklik olur.
- Polonya çok ucuzdur ve halkı da fakirdir. Ben Slovakya'da "Oh lan ne ucuz memleket." diye sevinirken Polonyalı stajer arkadaşlar "Burası çoook pahalı yaaa." diyerek ülkelerine geri kaçtılar.
- Halkı fakirdir ama çok dindardır yani kötü emellerinizi kendinize veya Çek Cumhuriyetine saklayın :))
- Free walking toura katılın.
- Gece dışarı çıkıp eğlenelim dedik trafo patladı tüm şehirdeki elektrikler kesildi. Kendimi ilk defa burada Türkiye'de gibi hissettim.
- Woodstock güzel bir festival diyorlar.

İstanbul
- Hiç bu kadar Arap'ı birarada görmemiştim.
- Bina turizmi için Ataşehir süper. 1 yıl kaldım bizzat kendim gözlemledim.
- Metrosu, metrobüsü, otobüsü, minibüsü, dolmuşu, feribotu her şeyi var ama kullanmasını bilene... örneğin ben bilemedim.
- Şehre bi kaos hakim.
- Bu aralar tehlikeli biraz, kalabalık alanlardan uzak durun patlarsınız mazallah. Asyalıysanız gelmeyin dövebilirler. Gerçi ben de Asyalı'yım. Aslında burada herkes Asyalı..
- Bazı yerlerde Arapça tabelalar var. Gemideki büfeye "Bu kaç para?" diyorum "Şeş lira." diye cevap alıyorum. Şeş ne lan. Altıymış.
- İstanbul'un merkezi yani Eminönü Taksim tarafında yemek yemek Prag'da yemek yemekten daha ucuz, Viyana'ya basar zaten. Fakat adalar ne kazık öyle amanın.. Adalardaki waffle'ı pahalı buldum, gittim Boğaziçi üniversitesine arkadaşımın yanına, sonra bebeğe indim oradaki waffle daha pahalıydı..
- Free walking toura katılmayın çünkü öyle bir şey yok.
- Bu şehirde de olamaz zaten öyle bir şey, birkaç dakika içinde grup mrup kalmaz herkes dağılır.
- Hop on-hop off bus'ın trafiğe takıldığı tek şehir.
- Viyana'da, Budapeşte'de yollarda insanların üzerinde yürüyebileceği kadar geniş kaldırımlar varken ve de aynı anda iki yönden otomobil ve ortadan da tramvay geçebiliyorken ve düzenli aralıklarla ışıklı yaya geçidi bulunurken burada ya her tarafta insan oluyor tramvay araya sıkışıyor ya da arabalar vızır vızır geçiyor kaldırım diye bir şey olmuyor. Yaya geçidi filan da yok bazı yerlerde. Ben sadece hem insanlar hem arabalar için uygun bir tek yer gördüm o da Barbaros bulvarı, gerçi orada da tramvay yok.
- Yemekler güzel, fıstık pahalı, fıstıklı baklava yiyin çok güzel.
- Kapalıçarşıyı gezmeyin gezip napacaksınız.
- Müze gezmedim. Müze önerisi olan var mı arkadaşlar?


Şimdilik bu kadar, umarım faydalı bir yazı olmuştur.

Sorularınız için aşağısını veya dolkrutos@gmail.com'u kullanın.