Geçen gün ekşi sözlükte açılan ve popi olan başlık hepinizin ilgisini çekmiştir, benim de çekti.

Link: https://eksisozluk.com/turkiyedeki-elektronik-muhendisligi-kandirmacasi--5354307

Bu başlığı önce facebook anasayfamda gördüm, paylaşanlardan biri Bilkent EE'den Hacettepe Tıp'a geçmişti. Kendisiyle gerçekte hiç karşılaşmadım ama konuşmalarımızdan başarılı biri olduğu izlenimine kapıldım. Öbürü ise birinci sınıfta Çince'den arkadaşımdı, o sene Bilkent EE'yi 4.0'la bitirdi, yanında ekonomi yan dalını 4.0'la bitirdi ve nedense McKinsey'e girdi. Ekşi sözlükteki bu başlıkla ilgili yorumu "Kalemine sağlıktı."

O zamanlar McKinsey ne bilmediğimden çok garipsememiştim ama şimdi kendime sordum "Yahu McKinsey ne alaka?" diye ve sonra ona sordum. Neden Bilkent EE'nin en başarılı öğrencilerinden olduğu halde, istese seneye MIT veya Stanford'da olabileceği halde kendine neden böyle bir yol çizdiğini sordum.

Söyledikleri özetle şu:

"Yapabiliyor olmakla sevmek ayrı şey. Mühendislik iyi bir meslek değil, devamı yok. Mühendissen mühendis devam ediyorsun yöneticiler altında. Teknik elemansın, saygı görmüyorsun. Ben EE'yle bağımı kestim, mühendislere şunu çalış şunu sun falan diyorum şu anda."

CS lablarının daha relax olduğunu en azından kıyafet konusunda insanların rahat olduğunu, EEcilerin çok içine kapanık olduğunu söylüyor. (UCLA'da CS labında çalışmış.)

"Özel sektörde değerliyiz, okumuş kalifiye adamlarız. Sırf İstanbul'da bir sürü şirket var ve bunların müdürleri bizim hayalimizde almadığımız paraları alıyoruz. Biz ise o kadar okuyup lablarda üç kuruşa çalıyoruz. Bilim aşkın yoksa akademide de aynı durum." diyor.

Şu son müdür argümanını duyunca ben de hak verdim.

*

Ben lise sondayken bilgisayar mühendisliği yazacağım dediğimde felsefe hocam "Onun yerine elektrik elektronik yazsana, Türkiye'de elektrik elektronikte gelişmiş, bir sürü beyaz eşya markamız var, savunma sanayii var." vs. dedi. O zaman pek sallamamıştım zaten gerekirse yurt dışına giderim diyordum. Şimdi düşünüyorum ki öyle bir şey yok kesinlikle, Türkiye'de yazılım sektörü de var, olmasa bile kendin şirket kurabilirsin, maaliyeti yok gibi bir şey. Ayrıca yazılım globaldir, Türkiye'de ürettiğin yazılımı Amerika'ya satabilirsin. Savunma sanayiinde her iki bölüm için de istihdam mevcut. Yurt dışını düşününce yazılım için seçeneklerin ne kadar sınırsız olduğunu zaten biliyorsunuz.

Dolayısıyla CS > EE diyebilir miyiz. Bunu bilmiyorum. Ama başlıkta dikkat çekilen ve benim de katıldığım bir durum var o da şu ki ilk on bindeki kişilerin saçma sapan tercih yapmaları.

2016 sıralarına bakıyorum, ilk 700 kişiden 146'sı EE tercih etmiş. Boğaziçi, Koç ve Bilkent EE'nin taban sıralamasına bakarak yaptım bu hesabı ama buna bi 54 ODTÜ+İTÜ+Sabancı ekleyip yuvarlayıp 200 diyebiliriz kesinlikle. Eder sana 200/700. Bu demek ki Türkiye'nin en başarılı 7 öğrencisinden 2'si EE seçiyor. Tıp, sayısı 10'u geçik mühendislik bölümü, Temel bilimler, diş ve diğer bölümler geri kalan 5'için savaşıyor..

Bu durumda kendimize şunları sormamız gerek:
- Bu 200 kişinin hepsinin EE isteyerek tercih yaptığına inanıyor musunuz?
- Bu 200 kişinin bölüme başladıktan sonra sihirli bir şekilde EE'yi sevebileceğini sanıyor musunuz?
- Türkiye'nin hatta dünyanın böylesine EE cenneti bir yer olması mümkün mü?
- Üniversite hayatını EE gibi ekstra bir bölüm için ter akıtarak geçirip ardından hemen apayrı bir iş yapınca o ekstra ter boşa akmış olmaz mı? (Entrydeki öğrenciler kendine boşuna challenge çıkarıyordan kasıtları bu)

Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede mühendisliğin tutması hatta temel bilimlerden önde olması normal ama derece yapan kişilerin düşünce yapısı anormal. Hadi bu insanlar genç hatta çocuk, düşünememeleri normal de, tavsiye verenlerin düşünce yapısı da anormal.

İnternette görüyorum, adam soruyor tıp mı mühendislik mi diye. Cevap geliyor, iş garantisi var o yüzden tıp. Kardeşim sen tıp yazabiliyorsan zaten ilk on binde falansındır, ilk on binde mühendislik okuyup işsiz kalma olasılığın mı var Allah aşkına?

İlk 100'e girmişsin, sınavın anasını satmışsın afedersin. İlk 100'e girmişsen zaten hangi alana kayarsan kay orada yürürsün. Yani başarın garanti. Bunun üzerine bir insanın bence üç kriteri olabilir:

1-"En zevkli işi bulayım, sefam olsun, ipimle kuşağım.."
2-"En para getiren/para getirme ihtimali olan işi bulayım, krallar gibi yaşayayım, güzel qızlar eqlesin."
3-"En birinci olayım, bilimde falan yardırayım Aziz Sancar falan olayım herkes önümde diz çöksün tövbe istesin."

Buna rağmen "İş garantim olsun xD Herkes yazıyor zaten." diyip EE ve Tıp yazmak nedir söyleyin bana?

Vakti zamanında ilk 60-70 binden alan Bilkent Matematik'e dereceyle girip 100 puanı yakan adamın goygoyunu yapmıştık. Adam haklıymış.