27 Haziran 2017 Salı

Ertesi gün uyandığımda facebook'tan mesaj akınına uğradığımı fark ettim. Kiev'de bombalı araç infilak etmiş. Burada da mı buldunuz diye sövdük.

Hostelden çıktık. Direkt karşılaştığım manzara:



Sabah bahçede çay içen Türkleri görünce kahkaha attım direkt, ne çay sever insanlarız birader :)

Arkadaşın tripadvisor'dan bulduğu bir kahvaltı mekanına uberladık. Mekanda arkadaşlar bir Ukrayna kahvaltısı yapalım dedi. Üzümlü ekmek dışında dişe dokunur bir şey göremedim. Bu arada Uber'a gelen taksici amca bizi görünce haa ben Müslüman'ım falan dedi (ama Tatar değildi). Bizimkiler adamla muhabbet etmeye çalıştı ama yarı İngilizce çeyrek Rusça. Anlaşamadık.

Önce hat alma işiyle uğraştık. Hatlarda kaç cigabayt var onu öğrenmeye çalışıyoruz ama insanların İngilizce seviyesi yine yerlerde. Arkadaş "If I buy will 5 gb installed?" falan diyor, ikaz ediyorum "Abi basit konuşun!" diye. "Ay bay dis ay gat fayv cigabayt" dedim yaktım ampulleri ;) Kiev'de İngilizce konuştukça benim de İngilizce'm geri gitmeye başladı.

Bugün zamanın çoğu banka banka gezip arkadaşın Sarıyer'den aldığı üstü çizili eski doları bozdurmaya çalışmakla geçti. Exchange büroları makine okumuyor diye bozmuyor. Bankalar ise "Şu an bir şey yapamıyoruz sistem çökük Diego bi dur Allah'ını seversen." diyip duruyor, arkadaş sövüyor "Nasıl ülke burası bizde bankalar bir saat kapansa olay olur."

Gezdiğimizin bankalardan biri: (#bankarail)



Mesele sonradan anlaşıldı. Meğer o gün Ruslar siber saldırı yapmış Ukrayna'ya. Hosteldeki resepsiyonist bile check-inleri kalem kağıtla yapıyordu.

Yalnız arkadaş o doları sonra da bozamadı. Kiev'den dönünce memleketi Kırşehir'de bir atmye sokmuş, atm çat diye kabul etmiş :P

Exchangeleri gezerken ben de para bozdurdum çünkü Yapıkredi "Unicreditle anlaşmam var komisyon momisyon yok." demesine rağmen ATM "İlle de %3 isterim." diye haykırıyordu. Ben de hadi oradan diyip euroları harcadım. Bu gezi boyunca yaptığım en büyük hataydı çünkü bir daha azla %3 gibi ufak bir komisyondan para çekemedim.

Paraları da bir garip, 1 grivna'dan başlıyor yani 15 kuruş falan. Cüzdanımda paralar taşıyor. Gene çıktı monopoli paraları diye dalga geçiyoruz :P

Çok güzel bir taksi:



Kiev'in turist merkezi olan Bağımsızlık Meydanına (Maidan Nezalezhnosti) doğru yürümeye başladık. Hediyelikçiler, peluş hayvanların içine girip fotoğraf kovalayan adamlar, yanında hayvan taşıyan adamlar. Bazıları çok arsız oluyor. Bir adam arkadaşın kafasına maymun koydu trollüğüne. (fotoğraf çekemedim malesef)

Yürürken çektiğim birkaç güzel ev ve banka resmi:







Kiev elini korkak alıştırmayan bir şehir. Kaldırımların ne kadar geniş olduğunu görüyorsunuz:



Khreschatyk imiş bu caddenin adı. Yolda teyzenin biri benden para istedi, Rusça Rusça anlamıyorum diyince "Sen beni çok güzel anlıyorsun." dedi asdas. Dilenciler biraz ısrarcı olabiliyor burada.

Bağımsızlık meydanı:





Yalnız gezinin Kiev ayağı genelde gırgır şamata olduğu için burada ansiklopedik bilgi veremeyeceğim. Zaten internetten baktım şimdi ansiklopedi bilgi verecek bir şey de gözükmüyor. Turistler sıra sıra I <3 Kyiv'in önünde fotoğraf çekiniyor işte.

Bağımsızlık meydanının hemen karşısında da şöyle bir reklam panosu var, uyumlu olmuş



(ilk gördüğümde sosis sandım bunu)

Bir hediyelikçi:



Putin baskılı tuvalet kağıtları popüler hediyeliklerden. Ama sıradan marketlerde görmedim.

Meydanda oturan insanlar ve oynayan çocuklar:



Burada standart aktivitemiz oturup suya ayaklarımızı sokup kiraz yiyip insanlara ikram ederek muhabbet açmaya çalışmak :d





Buradan sonra bir de St. Sophia Katedraline gidip çan kulesine çıktık:







Ne kadar yükseğe çıktığımızı ve Ukraynalıların sigara sevdasını buradan görebilirsiniz:



Döndüğümüzde hostelin önünde pazar kuran bi adamla karşılaştık, Bayezid döneminden sikke satıyormuş, kaçıncısı dedik bilemedi, daha doğrusu kaçıncısı dediğimizi bile anlamadı. Sikkeler sahte tabii :) Arkadaş aldı bir tane.



Akşam hostelin bahçesinde oturduk, muhabbet ettik. Çevrede oturan Ukraynalı iki eleman buraya gelmiş muhabbete, Anna ve Lesyk.

Gelmeden önce Ukrayna hakkında bildiğim tek şey çok sevdiğim Potap & Nastya Kamenskykh isimli çiftten oluşan pop grubuydu. Dedim bundan muhabbet açayım. Anna kızımız "İğreeeeenç. O grup kötü müzik zevkinin işareti!" diyip iki dakika beni herkese rezil etti. Grubun en kötü şarkısını açıp herkese dinletti. Lesyk "Ya kulağa hoş geliyordur da sözleri çok aptalca ya." diyerek durumu hafifletti (?). "Bu daha güzel." diyip süper sıkıcı bir eurovision şarkısı açtı. Birinci olan Jamalayı ise dinlememiş bile, "o yarışma o kadar popüler değil ya." yaptı.

(Ukrayna'da bu grubun sözünü son güne kadar etmedim, son gün arkadaş bluetooth hoparlör alırken sordum, "Evet seviyoruz, hit!" dediler. Varşova'daki Polonyalı arkadaşlarım ise gruba bayılıyordu. Lanet olası Anna... Bu arada bu grubu merak ettiyseniz şöyle alalım.)

Lesyk ile biraz sohbet ettik, adam tarih okuyormuş, o yüzden muhabbeti güzeldi. Facebook'tan ekleştik. Kiev'de tanışıp facebook'tan ekleştiğim tek kişinin Ukraynalı bir erkek olması tam bir epic fail.

Bahçede otururken büyük gözlüklü ve kıvırcık saçlı bir eleman belirdi. Azerbaycanlıymış, ismi Hani (bal). Çorum'da okuyormuş, Litvanya'da Erasmusunu yapmış trenlerle dönüyormuş. Aha dedim bu adam ana dili gibi Rusça konuşuyordur şimdi, yaşasın insanlarla anlaşabileceğiz. Aldık gruba :P

Anna bahçedekileri toplayıp bomboş bir bara götürdü. "Amcasının barına mı götürdü acep, halı falan mı satacak?" gibi düşüncelere kapıldım. Fazla oturmayıp çıktık.

Yolda I <3 Kyiv'in önünden geçtik, birkaç troll foto çektik.



Yine dün gece gittiğimiz Caribbean cluba gittik. Ertesi gün resmi tatil olduğundan burada da etkinlik vardı ama giriş çok pahalıydı, ben girmedim. Dışarıda barzoların Ukrayna kızlarını ikna çalışmalarını izledim. Gece soğuktu tişörtle üşüttüm o kötü oldu.

Dönerken (yine uber) Hani'ye söyledim taksiciyle muhabbet et diye, sor bakalım işleri nasılmış. Hani Rusça konuşmaya başlayınca adam vatandaşını görmüş gibi dertlerini bir bir dökmeye başladı. Uber normalde arabası olanlar boş gezmesin diye çıkarılmış bir uygulama, ama burada taksiciler kullanıyor. Ben de kişi başı 15-20 grivna verdiğimizi hatırlıyorum (2-3 lira) 3-5 kilometre yollar 8-10 lira tutuyor yani. Uber çeyreğini alıyor, adamın elinde kuş gibi bir şey kalıyor. Adam mecbur kabul ediyormuş yoksa iş yok. Buradaki benzin fiyatları da oldukça düşük olmalı. (Not: Uber'ın çektiği fiyat yine yüksekmiş, şimdi baktım normal taksiyle 10 kilometre 85 grivna yani 10 lira filan. Ama normal taksi turist görünce geçirmeye çalışacağı için iyi bir seçenek değil.)

Uyuduk.

Günün özeti: