29 Haziran 2017 Çarşamba

Gezecek fazla bir yer kalmamıştı ama Hani'den başka kimseyle tanışamamıştık. Kahinlik yapıp geri kalan kırk günü düşünürsem en asosyal kısmı Kiev olmaktaydı. Hostelin bahçesindeki boş geyikler de tat vermiyordu.

"Şu Atlas Weekend'e gidelim yerlilerle tanışalım." dedik. Gittik, mekanı gördük. Hava çok sıcaktı, biletler de pahalıydı, fotoğraf çekinip döndük :P


Arkadaşlar bisiklet kiralayıp gezelim dedi, tamam dedim. Bir günlüğüne kiraladık. Aksiyon kameramı hazırlayıp kafama taktım, bindim bisiklete. Benim bisikletim gitmeyen cinsten çıktı. Değiştirttim, takıldım arkadaşların peşine. Bursa'nın leş trafiğinde bayır çıkmaya üşendiğimden şehirde bisiklet binmeye alışık değilim, Bilkent'te biniyorum normalde orada sıkıntı yok. Kaldırımlar geniş ama çok insan var, insanlardan sıyrılmaya çalışırken geri kalıyorum hep. En sonunda bisikletin zinciri attı. Dedik bu iş olmayacak döneyim en iyisi ben. Geri kalan 23 saatin parasını alıp bisikleti bıraktım :d Mayomu alıp kumsala yüzmeye gittim. Oz ve İbo çikolatacıya gittiler.



Hava çok güzel. Ara sıra yüzüp ara sıra çıkıp kumlarda frizbi attım arkadaşlarla. İki tane Ukraynalı eleman katıldı, eğlenceli oldu. Kumlarda frizbi atmak çok kolay değil çünkü rahat koşamıyorsun, ama çok eğlenceli herkese tavsiye ederim. Ukraynalılarla Hani vasıtasıyla muhabbet ettik. Günlerden çarşamba olduğu için adamların burada olması tuhaftı, zaten işsizmişler. Adamın biri Türkiye'de inşaatta çalışmış, bana bir yığın küfretti gülerek. Barda tanıştığı bir kızla evlenmiş, 3 ay sonra boşanmış, şimdi işsiz barksız takılıyormuş. (Bunu niye anlatmıştı hatırlamıyorum.) Muhabbet adamların benden bira parası istemesiyle sona erdi. Yeni mezun işsizim dedim (yalan değil).

Hak benim yanık sesimle çığırdığım "I believe I can fly." şarkısı eşliğinde köprüden atladı. Bana da onun kahramanlık öyküsünü kırk gün boyunca dinlemek kaldı. :d

Gün batımı:


Yine bol bol çocuk fotoğrafı çekerek hostelimize döndük:




Şu çocuğa da annesi bebeğin pozunu verdirmeye çalıştı ama başarılı olamadı :) Bizden utandı belki de. 


Akşam yine club çünkü Slav tanrıları kurban istiyor. Bu sefer yerellerin takıldığı ucuz mekanları bulmak için harıl harıl çalıştık. Resepsiyonistin önerisiyle Sorry Babushka diye bir yere gittik. İçeride barzo sayısı az. Kızın birinin bekarlığa veda partisi var ve acayip bir gösteri yapılıyor, sanki gay bardayız. Yerellerle takılacaz derken başka şeylerle takılmayalım diyip çıktık. Coyote ugly diye bir yere gittik. Kamera'dan izleyen Big Brother bizi huzuruna kabul etmedi. Sadece Rusça bildiğinden (ve tipi de enteresan olduğundan) Hani girebilir dediler. Ama giremez tabii, cüzdanı olmadığından geçici olarak biz finanse ediyoruz adamı :) Oradan Disco Radio Hall diye bayağı uzak bir yere gittik. Doluydu ve barzo yoktu yalnız yine bekarlığa veda partisi vardı ve gelin hanım yukarı çıkıp üzerimize şampanya fırlattı, etrafa kaçıştık ama nafile leş gibi koktu üzerim :(



Çıkarken komik bir şey oldu, şık bir teyze peşimize düşüp sinirli bir yüzle Rusça bir şeyler söyledi, Hani'ye kadar herkesi denedi kimse anlamadı, Hani gülerek cevap verdi, kadın gitti. Ne oldu dedik? "Nereye gideyim diye sordu bana. Bana ne dedim nereye gidersen git." Nası bir kafa varmışsa artık teyzede. 

Hostele dönüp yattık.