3 Temmuz 2017 Pazartesi

Geç kalktık. Ziyanı yok çünkü gezecek fazla bir yer yok, şehir merkezi de günlerden pazartesi olduğundan o kadar cıvıl cıvıl değil. Arkadaşın önerdiği turistik mezarlık (?), köy müzesi ve Kryjivka isimli garip lokanta var. 

Mezarlık şehrin dışında, minibüsle gidiyor. Ukrayna'nın otobüs, minibüs ve trenleri bir garip, istediğin yerden biniyorsun, sonra istersen en arkada ol, önündeki kişiye 2/4 grivna (25-50 kuruş) uzatıp "şoföre gönderir misin bir kişi" diyorsun ve paranın şoföre ulaşması için dua ediyorsun. Direkt "Bugün biletler benden olsun yarın sizden olur." deseler ya asdas. 

Mezarlığa gittik. Barok ve mokoko tipinde mezarlar var, beğendiklerimi çektim.







Ben ölücem dedim dedim bana inanmadınız bak ne oldu şimdi!



Ivan Franko'nun mezarı (tabii kendisi de) ünlüymüş ama ben rasgele gezdiğim için rastlamadım. Çok büyüktü zaten, çıkarken girdiğim yeri bulmaya çalıştım Hakla tekrar buluşmak için.

Girişi bulmaya çalışırken gerçek Lviv'i de gördüm, yani halkın yaşadığı yerleri, epey mütevazı duruyor. Şapkalı bir kız bir evi dikizliyordu, baktım, camdaki kedinin fotoğrafını çekiyormuş. Hoşuma gitti ben de çektim:


Fotoğrafı çekmiş giderken Kız arkamdan bişi söyledi, pardon anlamadım dedim, İngilizce'ye döndü (Allah'ım İngilizce bilen insan!!11!!!) kedinin dedikodusunu yaptık ahah. Biyoloji öğrencisiymiş o yüzden şehirlerde hayvanları resmedip Instagram'da paylaşıyormuş. Tombilinin fotoğrafını gösterdim, sevdi :P

Sonunda girişi buldum. Hak içeride uyuyordu, bankta sızmış adam. Görevli de çocuğu içeri kitlemiş asdas.


Oradan hemen yakınındaki "Museum of National Folk Architecture and Rural Life" yani köy yaşantısı müzesine gittik. Çok güzel samanlı evler var:


Sanki çakma Angkor Wat (Kamboçya'da ünlü tapınak)


Kolay gelsin:


Karpostallık:


Kiev'de "Lviv daha ucuzdur" diyip arkadaşa matruşka aldırmamıştım. Burada bir hediyelikçiye girdik, içerideki genç kız "Matruşka satmıyoruz, o Rus adedi, burası Ukrayna." dedi. Lviv milliyetçi bir şehir, tabii topraklarını işgal eden Rusları sevmemeleri de gayet normal.

Milliyetçilik demişken, hostelde biraz oyalandıktan sonra Kryjivka isimli milliyetçi restorana gittik. Daha doğrusu gidemedik, girişi bulamıyoruz. Kryjivka "Gizli Yer" demek, harbiden de iyi gizlemişler. Dolanırken bir çocuk geldi bileğime kurdela taktı Ukrayna bayrağı linklerinde. "Biz öğrenciyiz abey bizi desteklersen seviniriz, desteklemezsen de canın sağolsun." 75 kuruş verdik :d Bu bahaneyle restoranın yerini de sordum, "Aha şurada, şifresi "Slava Ukraini"". (Anlamı Yaşasın Ukrayna)

Taş binalardan birinde bir pasaj var, içinde de tahta bir kapı var ardında zeytin ve korsan CD deposu çıkacakmış gibi gözüküyor, önünden geçmiştik ama dikkatimizi çekmemişti. Gittik tıkladık kapıya. Kapının ortasından gizli bir bölme açıldı, biri "Paslo?" diye sordu, tabancanın namlusunu da delikten bize tutuyor. Slava Ukraini diye bağırdık. Slava Ruski desek orada vuracaktı belki de :d

Asker kapıyı açtı, hello my friend diyip el bombasından ballı vodka ikram etti. Ukraynaca teşekkür ettik. (Öyle bir dil varmış lan) İndik aşağıya bir yere oturduk. Çok enteresan bir yerdi. Karargahta gibisiniz. Garsonlar komando gibi giyinmiş. Etrafta silahlar, bazukalar, asker ceketleri. Bir dürbün var, Kremlin'i gösteriyor :) Tüfekle atış yapabiliyorsunuz, Putin'in posterini vuruyorsunuz :) Biz vurduk:


Kendilerine has garip içkileri var :P


Askerler masalar arasında gezip Rus arıyorlar. Bir asker ve Hak arasında şöyle bir diyalog geçti:
Asker: Sen nerelisin?
Hak: Türkiye.
Asker: Türkiye mi? Rus olmasın?
Hak: Niyet niyet niyet! 
Asker: Niyet mi!? (Niyet Rusça hayır demek)

Bir tane adamı yakaladılar, mahzene attılar, Ukrayna marşını falan okuttular :P


Sen Rus musun diyen bira göbekli dayı.



Türkçe konuştuğumuzu duyunca masamıza genç bir eleman oturdu muhabbet etmek istedi. Ama nasıl sarhoş, daha hava kararmadı la. Türkiye'de çalışmış ama tam nerede unuttum. "Türkçe biliyordum ben de sarhoş olunca unuttum." diyor, bir iki üç dört diye sayıyor sonra bakıyor konuşamıyor bildiği tüm küfürleri bağıra bağıra diziyor. Bize de yüzümüzü silip yarabbi şükür demek kalıyor. Videoya çekeyim mi dedim "Olmaaaaz" yaptı. Küfrü yediğimizle kaldık.

Çıkış acayipti, bomba sesleri falan veriyorlar. Çıktık, yol hediyelikçiye çıktı. Oradan da çıktık garip aletlerin olduğu bir yere geldik. Çık çık bitmiyor.


Çıkış farklı bir yerdendi ama girişin önünden yine geçtim, aha kuyruk oluşmuş. Gizlilik buraya kadar :d


Bu arada Avrupa'da sıkça karşılaştığımız "Boş kalan yan cepheyi napak?" sanatından güzel bir örnek:


Hostele döndük. Varşova'ya nasıl gideceğimizi araştırdık. Polskibus.com vardı benim bildiğim konforlu ve güvenilir, 60 liraya götürüyordu. Ama biletler bitmiş. Dedim eyvah burada tıkılı mı kalacağız. İnternetten Ukrayna otobüs firmalarına bakıyorum ama saçma sapan siteleri var, ekşideki yorumları da iyi değil. Resepsiyoniste sordum. Şununla gidebilirsiniz diye gösterdi, sonra fiyatları görünce "Yalnız bunlar niye bu kadar pahalı ben anladım, Varşova 400 km Moskova 800 km ötede Moskova'ya gitmek daha ucuz." Valla ben de anlamadım ama fiyatlar pahalı falan değildi, fiyatı hatırlamıyorum da 34 liraya falan denk geliyordu sanırım 250-300 grivna olması lazım. 60-70 lira olsa da koymazdı. Bu adamlar benzin yerine su mu yakıyor nedir.

Bugün yorgun olduğumdan ve aynı yere ikinci kez gitmek istemediğimden "Club'a gitmesek olur mu?" dedim. Hak da "Zaten resepsiyonisti uyandırmaya kıyamıyorum." dedi. Resepsiyon masasının arkasında sandalye yerine yatak var, kız uyuyor, biri gelince zil çalıyor, kapıyı açıp geri yatıyor. Adamın da hostelle ilgili tüm fikirleri değişmiş eheh.

4 Temmuz 2017 Salı

Aslında evde rotayı çizerken bu günü şehir dışındaki kaleleri gezmeye ayırmıştım ama böyle bir turu önceden ayarlamamız gerekiyordu, ayarlamadık. Dedim kendimiz gidelim bir tanesine. Gittik otogara ama köy gibi bir yere gidiyorduk, minibüsçülerle anlaşamıyoruz. Binecez gidecez nerede inecez dönebilecez mi hiç belli değil. Bir saat uğraştık anlaşacağız diye sonra risk budur diyip oturduk. Ücret de kafamızdakinden farklı çıkınca "Beceremeyeceğiz, inelim en iyisi." dedik. Çok güzel bir otogar tatili oldu.

Halk pazarında dolanmaya başladık.


Sonra alışveriş merkezine gittik.


Yemek katına çıktık, dana kebab 37 grivna yani 5 liraydı, oh dedik ne güzel.


Döndük. Yapacak fazla bir şey yoktu, biraz parkta oyalandık, sonra gittik hosteldekilerle muhabbet ettik. Bize Mazoh kafe diye Mazoşist konseptli bir yer önerdiler, birkaç video seyrettirdiler. Gitmeden orayı da görelim dedik.

Meğer geçen resmini attığım böğrü delik adam Mr. Mazohmuş, kafe de arkadaymış. Girdik.

Hoşgeldiniz!! İstediğiniz yere geçin *ŞAAAK* Ahhh Tamam geçiyoruz *Şakkk* Vurma abla, bir aşağı bakalım *ŞAAAAAK* Olm ayakta durdukça dayak yiyoruz oturalım bir an önce.

Kırbaçı yiye yiye oturduk. Saat henüz erken olduğundan içeride fazla kimse yoktu. (O yüzden buraya koyacak video da yok, zaten uygun olmazdı da, ama siz youtubedan Mazoch Lviv diye aratıp bulabilirsiniz.)

Menüye baktık, garip garip şeyler var:


Bunlar ne dedik? Onları içmiyorsunuz, siz sandalyeye oturuyorsunuz, biz içiriyoruz dedi. 

:d

Mekandaki süslemeler:


Kırbaçlı ablaya sorduk fotoğraf çekinebilir miyiz diye, olur dedi, kırbaç boynumuzda fotoğraf çektirdik. Hak "Beni de kırbaçlarken videoya alabilir mi arkadaşım?" dedi. "Olur ama üstünü çıkarman lazım." "???? Olur mu ya." "Olur olur bal gibi olur." "OLMAAAZ!" "Beş tanecik." Mecburen tişörtü çıkardı arkadaş. "Her şaklamadan sonra bir daha diye bağırman lazım ama unutma." dedi. Bir dahalar eşliğinde kırbacı yedi arkadaş. Sonra kırbacı aldı "Şimdi benim sıram!!" dedi ama kız bezgin bir yüzle "No" dedi. Arkadaş kıza dokunsaydı tüm kafe bizi kırbaçla döve döve kapı dışarı ederdi herhalde :-)

İçeride başka bir aksiyon olmadı, kalkalım dedik. Hesap topuklu ayakkabının içinde geldi. Fazla paraları eritelim dedik, bayağı bir grivna çıkarıp ayakkabıya koyduk ama toplam 2 lira falan etti. Monopoli paraları maşallah :P 

Çıkarken yine kırbaçlamayı ihmal etmediler.

*

Artık gidiyoruz, son Uber'ımızı çektik (harbiden son uberımız oldu). Yolculuk debdebeliydi, başka yazıda anlatırım.