Evet bu yazıda Summer @ EPFL adaylarını nasıl canından bezdirdiğimi okuyacaksınız!!! Şaka tabii.

Biraz kronolojik sırayı bozarak gideceğim ama, bir ay önce kadar Summer @ EPFL için stajer almaya niyetlendim. Dedim nasıl olsa yazın buradayım stajerler gelsin alemlere akalım. Ama beni asıl heyecanlandıran gelen stajerlerin ne yapacağı değil de stajer seçme aşamasıydı. Fakir ve ezik bir lisans öğrencisiyken staj bulmak (hele maaşlı staj bulmak) uykularımı kaçıran bir süreçti. Şimdi ben karşı koltuktaki kişi olacaktım. Bu müthiş eğlenceli bir deneyim olacaktı.

Az mı çektirdiniz len bana. Şimdi intikam zamanı! :))) Evet seni niye işe almalıyım. Çabuk söyle. :d

Elimde yazın yapılabilecek iki proje vardı, biri Kore'deki Twitter trend manipülasyonuyla ilgili, öbürü de Türkiye'deki. Türkiye'deki trend manipülasyonunu ben zaten analiz ediyordum da trend manipülasyonunu Python'da gerçek zamanlı yakalayıp websitesinde gösterme veya chrome'da extension olarak göstermek gibi eğlenceli bir yan proje düşünüyordum. Bunu kendim bence 3-4 haftada kolayca yapardım. Ama birini alıp ona yaptırmam ve kendim daha önemli işlerle ilgilenmem daha iyi.

Bu ikinci proje için Türk öğrenci almam gerekiyordu. Torpil olmasın diye almak istemiyordum.. Fakat labtaki Yunan çocuk Yunan, Vietnamlı çocuk da iki tane Vietnamlı alınca dedim neden olmasın. Bir de trend manipülasyonu üzerine labtaki Amerikalı postdoc (doktoranın üstü) ile çalışıyorum. "Ben almıyorum, iş arkadaşım olan Amerikalı abla alıyor." diye de gerekçelendirdim (ki o da tamam dedi.)

Biraz sistemden bahsedeyim. Önce ipini koparan başvuru yapıyor. 1000 tane başvuru geliyor atıyorum, bir şekilde bunlar önelemeden geçiriliyor. Bu öneleme nasıl yapılıyor tam bilmiyorum ama muhtemelen önce otomatik yollarla belli üniversiteler dışındaki kişileri ve belli not ortalamasının altındaki kişilere yol veriyorlar sonra da fakülte dışı kişiler (sekreterler, belki de doktoralar) çemberi daha da daraltıyor. Benim önüme 450 kişilik bir liste geldi sonuçta. 

Başvuranlar çalışmayı düşündükleri alanları ve hocaları listeliyor, ben de bunları görüyorum. Hoca listesi opsiyonel. Hoca listesi belirtmeyen "Ne iş olsa yaparım abi"ciler negatif gözüküyor onu söyleyeyim.

Ben bir Koreli bir de Türk alacağım için önce ülkeye göre eleme yaptım, bu yüzden işim nispeten kolay oldu. Dolayısıyla örneğin benim hocamı seçmeyen hatta hoca seçmeyen öğrencilerin profillerine de üşenmeyip baktım.

Koreli üniversitelerden gelen öğrenci sayısı sadece 9'du ve bunların 4 tanesi Koreliydi. İki tanesini mülakata aldım. Bir tanesinde karar kıldım. Sonra EPFL'de olup benim dersimi alan, daha az kalifiye olduğu için ciddiye almadığım bir öğrenci mesaj attı, onunla konuştum. Coronavirus Güney Kore'de patladığı için ve diğer öğrenci hali hazırda burada olduğu için kolayıma geldi onu aldım. 

Türklere gelince; 47 tane Türk öğrenci vardı. Yani pes. Bunların hangi birine bakayım ben. Mecburen eleme yapmam gerekti. Kendi seçme taktiğimi anlatıyorum, ama başta söyleyeyim bunlar ne büyük şirketlerin adam alma kriterlerine benzer ne de doktora alımlarına (doktora alımlarına azıcık benzeyebilir gerçi bazı yönlerden, aşağıya yazarım). Yazın iki ay işlerin bir ucundan tutacak, labta sıkılmayalım hem de okulu labı tanıtalım da sonra doktoraya / mastıra gelsinler diyebileceğiz eleman arıyoruz sonuçta.

1- Öncelikle tabii ki çalışmak istediği işe yapay zeka yazmayanları eledim ama fazla bir etkisi olması 38/47 yapay zeka yazmış -.- böyle hype yok. 

2- Birinci ikinci sınıfları eledim (iki buçukuncu olanlar yırttı). Kendim de ikinci sınıf stajında yurt dışına gidip hiçbir şey yapamadan dönmüştüm, tam bir zaman kaybıydım. Kusura bakmayın gençler.

3- Not ortalamalarını pek dikkate almadım, EPFL o seçimi yapıyor zaten. 

4- Okul milliyetçiliği yapmadım. Bu arada hangi okuldan kaç kişi seçildiğini açık açık yazmayayım ama okullar Bilkent ODTÜ Sabancı Boğaziçi arasında nispeten dengeli dağılmıştı hatta okulların nüfusuna oranlarsak aynıydı. Fakat Koç'tan çok az kişi vardı. (Not: Geçen sene TOBB'dan biri seçilmiş hatta mülakatı da geçip staja gelmişti.)

5- Kimsenin benim hocamı tercih etmesini beklemedim, zaten 451 kişi içinden sadece bir kişi tercih etmiş ahaha. Ama benim hocamla benzer alanlara sahip hocaları listeleyen öğrencilere önce ve daha alıcı gözle baktım. Teoriyle, sinyallerle alakalı olan hocaları tercih edenler hele bir de EEciyse cvlerine bakmak bir saniye falan sürdü. Hoca tercih etmeyenlere de baktım ama sadece Türklere bakıyor değil de herkese bakıyor olsaydım bakmazdım.

6- Bundan sonra aradığım iki belli başlı özellik vardı: 1- Computer vision veya sinyal olmayan yapay zeka alanlarıyla ilgileniyor gibi olmak 2- Websitesi (front-end mümkünse ayrıca back-end) kodlayabilmek. Bunlar için cvlere baktım. Transkriptlere pek bakmadım. 

7- Komik olacak ama, staj programının koordinatörü "Bize çeşitlilik lazım. Aynı düzeyde kalifiye olan iki kişi arasında kalırsanız kız olanı seçin." diye açık açık belirtmiş. Bu tip pozitif ayrımcılığı haksız bulsam da Adama da hak verdim ister istemez, halı sahaya adam toplamıyoruz sonuçta? O yüzden önce kızların cvlerine baktım. Ama malesef benim aradığım hiçbir özelliğe sahip değillerdi.

8- Sekiz tane falan CV seçtim işe yarayabilecek. Onlara biraz daha uzun baktım. Bazıları gerçekten gözümü kanattı. CV hazırlarken overleaf'te latex kullanarak sade bir akademik cv hazırlamanızı tavsiye ederim. 


Tabii elinizdeki cvlerin kötü olduğunu söylemiyorum da, insan bu sadeliği arıyor gerçekten.

9-Python, Javascript, SQL anahtar kelimeleri geçiyor mu diye baktım. Bazı öğrenciler ne bulurlarsa yazıyorlar. Bu da güveni azaltıyor. Ben C++'ı sadece data structures dersinde kullandığım için yazmıyorum mesela. Ve başvuracağım işle alakalı yeteneklerimi yazıyorum ki zaten bu saatten sonra veri analizi işine başvurmayıp robot yapacak halim yok. Dolayısıyla sadece Python, Pandas, Tableau, Gephi gibi veri analiziyle alakalı şeyler var cv'mde. Bir de eski dost java var.

10- Enteresan olacak ama fizik matematik vs. yandalları olması hele hele elektronikle çap yapıyor olması negatif gözüktü gözüme, "Bu çocuğun ders çalışmaktan projelere odaklanmaya vakti yoktur." intibası uyandırdı. Gerçekten de bazı cvlerde proje namına bir şey yoktu, malesef bu tip cvlere sahip öğrencileri de elemek zorunda kaldım. Herhalde 4 sene önceki cvme baksam "Bu ne ya, felsefe ne alaka." diyip kendime çizik atarım. Yalnız en sonunda seçip mülakata almaya karar verdiğim dört öğrencinin birinde matematik yandalı birinde ekonomi çift anadalı vardı, fakat bu dallar seçilmelerinde herhangi bir rol oynamadı.

11- Alakalı projeler ve dersler var mı diye baktım. Herkes Python yazıyor ama Python dediğin bir programlama dili. Pythonla ekrana "s.a. dünya" yazmak bir şey ifade etmiyor. Pythonla ne yaptığınız önemli. Bunun da anlamanın tek yolu alakalı proje ve derslere bakmak. 

12- Yurtdışı tecrübelerine baktım. Muhtemelen gelişmiş ülkelerin vatandaşları için bu önemli bir kriter değil, önemliyse de ne kadar yurtdışı o kadar iyi. Benim için bu durum tam tersi; ben yurt dışı tecrübesi olmayan kişilere öncelik vermeyi uygun gördüm. Bazıları var büyük şirketlerde staj yapmış veya yurtdışında mastırda, kardeş sen zaten yaşayacağını yaşamışsın, n'apacaksın burada stajda? Bırak gençler ilerlesin. Bu sebepten dolayı yol verdiğim öğrencileri benim gibi fakir kafalı olmayan hocalar kaptı yalnız sdfdfsf. 

13- Tutorluk yapılan ders eğer yapay zeka ile alakalı değilse (ki olamaz zaten, lisans öğrencisine bu dersleri verdirmezler) pek önemsemedim. 

14- Şaşıracaksınız ama bildiğiniz diller aslında önemli. Koreli öğrencilerin bazılarının ismi Çinli ismine benziyordu, bildikleri dilleri de yazmadıkları için mail atıp sormam gerekti. Ayrıca başka projelerim için başka diller de gerekiyor. Dil bilen insan her zaman iyi benim için. Daha önemlisi, TOEFL skorunuz varsa ve yüksekse mutlaka yazın, çünkü burada ful İngilizce konuşacaksınız.

15- Son olarak herkesin zevke yazdığı okuyanın ise genelde pek sallamadığı "Misc / Extracurricular / Other" kısmına gelelim. Bu kısımda yazılanlar beni bir hayli eğlendirdi ne yalan söyleyeyim. Öğrencilerden biri youtuber olduğunu yazmış, aklımda direkt bir Enes Batur belirdi haha. Benim tavsiyem burayı kısa ve öz tutun, çünkü okuyan zaten fazla uğraşmayacak, bir göz atacak sadece, o göz atışta hatırlayacağı şeyleri yazın, Türkiye birincisiydim, satranç şampiyonuydum bilmemne kulübünün başkanıyım vs. Hobileri kitap okumak müzik dinlemek yazmayın yani. Ve Enes Batur tarzı bir youtuberlığınız varsa onu da yazmayın. 

Benimkinde azimliyazar olduğum, ortaokuldayken RPG Maker öğretmek üzerine bir forum kurduğum, YGS'de ilk 500'de olduğum, İsviçre Türk Öğrenci Derneği başkanı olduğum, Bilkent'in Ultimate Frisbee ve Eskrim takımlarında bulunduğum yazıyor (tek bir madalya sahibi olamamış bir beceriksiz olduğum yazmıyor.) Akademik kariyerim ilerledikçe bunları da teker teker sileceğim muhtemelen. Eskiden "memrise'ın daimi pro üyesi" gibi geyik şeyler yazıyordu (adamlar betadayken pro üyelik verdiler geri almayı unuttular)

16- Son olarak transkriptlere de bir göz ucuyla baktım. Transkriptteki önemli dersler zaten cvlerde yazıyordu o yüzden çok önemli değildi. Yine de transkriptte ters giden bir şey var mı diye kontrol etmek gerekiyordu (Koreli Machine Learning dersini withdrawlamıştı mesela, sormuştum proje saatleriyle çakışıyor demişti.). Statement of purposelara ise sadece mülakattan önce bir dakika göz gezdirdim. 

*

Neyse benim bu kriterlerime dört öğrenci uyabildi. Tebrikler hepsine. Amerikalı iş arkadaşıma söyledim "Mülakatları beraber yapalım ben taraflı olabilirim." falan dedim ama asıl derdim onun sorduğu sorumları ve kriterlerini gözlemleyip fez almak. Olur dedi. Üç öğrenciye peşpeşe saat verip 1 saatte tüm mülakatları tamamlamaya çalıştık.

Tek tek öğrenci profillerini mülakatta neler olduğunu yazıyorum şimdi:

Denek #1

Bu arkadaşın CV'si bayağı iyiydi. Bayağı projeler, lisansta araştırma projeleri gönüllü hizmetler yarışmalar falan ne ararsanız vardı. Adam akıyordu. 

Ama biraz fazla akıyor olacak ki çocuk "Başka yerden kabul aldım" diyip beni reddetti ahaha. Evet madalyonun öteki yüzünden her şey o kadar güllük gülistanlık olamayabiliyor.

Not: Bu arada bu arkadaş C.V.'sine enteresan bir mail adresi yazmıştı, ronaldoosman@hotmail.com gibi bir şeydi. Beni gülümsetti. Ama daha resmi bir ortamda iyi gözükmeyebilir.

Denek #2

Yarışmaya Bilkent'ten katılan bu arkadaşın ismi bir yerden tanıdık geliyordu. Sonradan fark ettim ki Facebook'umda ekliymiş. Koç'ta (KUSRP) yapay zeka çalışan bir hocayla staj yapmış. Az buçuk websitesi de kodlayabiliyor. Not ortalaması da sağlam, EPFL'ye doktora başvursa kabul alır herhalde.   Bu dönem makine öğrenmesi dersi alıyor. Bu harikulade bir C.V. değil. Ama "good enough" yani aradığım ve sizi mülakata götürecek en minimum özellikler.

Hangoutstan arkadaşı aradık, arkadaş açtı, hay dedik, o da hay dedi. "Ben azimli ben de bilmemne" diye kendimizi çok kısa bir şekilde tanıttık. Sonra "Bize kendinden bahset" diye topu hemen karşıdaki öğrenciye attık. Bu kısım fazla uzun sürmedi, arkadaş cvdekileri tekrarladı zaten napacak. Bizi beraber gördüğüne şaşırdığını söyledi "Ben Türkçe konuşmayı beklemiştim" dedi, tebessüm ettim :D

Projem hakkında bilgi sahibi olup olmadığını sordum (mülakattan önce beni google scholardan stalkladığını ümit ederek.) Proje hakkında az biraz bilgi sahibi olduğunu, makaleme göz attığını söyledi. Beni aslında tanıdığını azimliyazar olduğumu bildiğini söyledi.  İş arkadaşım "O kim la?" dedi, açıkladım. O an gereksiz bir karizma sahibi oldum, şöyle bir havalandım ahaha.

Projemizi kısaca anlattık. Daha önce herhangi bir yurt dışı tecrübesi olmadığını, Python konusunda da tecrübesi az olduğunu teyit ettik. Makine öğrenmesi dersini aldığını görmüştüm zaten de ama EE'nin makine öğrenme dersini de alıyormuş yandal bağlamında o gözümden kaçmış. O yüzden kafamda direkt "Neyse bu dönem Python öğrenir bu." fikri oluştu. Bir de enteresan - EE'den CS'ye geçmiş.

Son olarak "Şu anda başka bir üniversiteyle mülakatta mısın?" diye sordum, Amerika'da bir üniversiteyle de mülakatta olduğunu söyledi. 

"Bizden bir hafta içinde haber bekle. Yalnız program çok kompetitif, çok fazla rakibin var seni seçemezsek lütfen bize darılma." diyip mülakatı bitirdik. Öbürkine geçmeden notlar aldık, EE'den CS'ye geçmek de benim nezdimce artı puandı. Bir de "Çocuğun yurt dışı tecrübesi olmadığı halde İngilizcesi iyi. Ayrıca iyi kalpli kibar efendi birine benziyor." dedim bunları da yazdık. İyi kalpli efendi biri olmak ne derseniz, iki üç ay aynı ortamı paylaşacağınız kişinin kişisel özellikleri bence çokomelli. 

Denek #3

Yarışmaya Sabancı'dan katılan bu arkadaşımızın CV'si de Transkripti de veri analiziyle doluydu ve az buçuk websitesi kodlama bilgisi de vardı - muhtemelen ders projelerinden. Bir tane de lisans araştırma projesi deneyimi vardı. Ayrıca yarışma kazanıp ABD'ye yaz okuluna gitmişti, burada da ekstradan data analizi dersi almıştı. Kafayı karıştıran nokta data analiziyle alakalı stajlarının hepsi Türkiye'deydi - bu stajların geyik çıkma ihtimali de vardı. Data analizi derslerinden yüksek aldığı için bunu göz ardı ettim, yine de mülakata alıp anlattıralım bir dedim. Bir de ekonomiyle çift anadal yapıyordu. Bütün bu data analizleri bilgisayar mühendisi olmak için miydi yoksa arkadaş beyaz yakanın yolundan mı gidecekti?

Arkadaşa telefon açtık, yine kendimizi tanıtıp hemen topu ona attık ve yine cvyi yeniden dinledik. Benim ilk sorum neden ECON çift anadalı yaptığı oldu, o da "Benim için bir hobi." dedi. Bu cevabı sevdim, çünkü benim için felsefe yandalı da böyleydi. Sonra projelerinden filan konuşmaya başladık. 

Yalnız CV'lerden anlaşılmayan bir durum ortaya çıktı, arkadaşın ağır bir Türk aksanı vardı. Mülakatı tek ben yapıyor olsaydım fark etmezdim zaten önemli de değildi. Heyecanlı olduğu da oldukça belliydi, heyecanlandıkça aksan daha da meydana çıkıyordu. I think'i aytink diye okunuyordu. Arkadaşlar bilmiyorsanız söyleyeyim İngilizce'de "th" t diye okunmaz. Güzide eğitim sistemimiz sağolsun ben bunu üniversite dörtte fark ettim (hazırlık okusaydım daha erken fark ederdim tabii de hazırlık gereksiz) lütfen benim gibi olmayın doğru yolu tez bulun.. E peki nasıl okunuyor? derseniz https://www.youtube.com/watch?v=nlKNo1TGALA

Bütün bu aksan olaylarına rağmen (ya da biraz da aksandan dolayı) sempatik biriydi, yazın gelsin beraber takılalım denebilecek biriydi. 

Arkadaşın projeleri benim alanla uzaktan alakalıydı ama bir anda çok spesifik bir problemden ve problemle ilişki veri setinden bahsetmeye başladı. İş arkadaşım bu problemi ve verisetini biliyordu, dolayısıyla zaman kaybetmemek için ben susup konuşmaya Fransız kaldım. Eleman bunları bunları yaptık dedi, arkadaşım da "Neden bunları yaptınız?" dedi. Eleman anlatmaya başladı, ben pek bir şey anlamıyordum ama sanki laf geveleniyor muhabbet gereksiz uzuyor gibiydi. Çocuk anlatırken arkadaşım ekrana "Shitty explanations about reasons" diye not alınca hislerimde yanılmadığımı fark ettim. 

Yine sordum proje hakkında bilgi sahibi misin diye. "Abi blogta en son botları yakaladığını söylüyordun ben orada kaldım." dedi. 2013'ten beri blogumu takip ettiğimi söyledi. Şaşırdım, Bilkent'te bağlantılar aracılığıyla tanınıyordum ama Sabancı'dan birinin beni tanıması ve övmesi bayağı göğsümü kabarttı. İş arkadaşım "Yine mi?" moduna girdi ve ekrana "Azimli Fanboy" diye not aldı, içime doğru güldüm. Projeyi anlattık. Birkaç tane daha soru sorup onun proje için gereken Python ve websitesi kodlama konusunda da iyi olduğunu teyit ettik. 

Yine "Çok fazla rakibin var seni seçemezsek lütfen bize beddua etme." tarzı kibar zırvalamalarla mülakatı bitirdik. Benim için tek sıkıntı arkadaşın aksanının kötü olmasıydı ama iş arkadaşım daha çok neden sorusunu iyi cevaplayamamasına takmıştı "Neden diye sordum bana yine yaptıklarını tekrarladı. Bunlar staj sırasında önemli değil de akademi camiasında önemli." demişti. Haklıydı ama açıkçası ben bir lisans öğrencisinin başkasının projesinde alınan kararları mükemmellikle açıklamasını pek beklemiyordum & önceki öğrenciye bu tip sorular sormamıştık. 

Denek #4 

Yine Sabancı'dan olan bu arkadaşı mülakat aşamasına taşıyan özelliği aynı önceki öğrenci gibi c.v.sinde bir sürü veri analizi dersi olmasıydı. Sabancı üniversitesindeki öğrenciler şanslı anlaşılan. Ayrıca stajlarında da full stack development yapmıştı yani websitesi kodlamada da iyiydi. 

Diğer adaylarda yaptığım gibi mülakattan hemen önce bir iki dakika transkripte ve niyet mektubuna göz gezdirdim ve o arada daha önce gözüme çarpmayan çok önemli bir şeyi keşfettim: Arkadaş benim de dört sene önce gittiğin National University of Singapore'a exchange gitmişti (ne güzel) burada yalnızca dört ders almıştı (hmm?) ki sadece üçü bilgisayar müh. dersiydi ve ikisini fena batırmıştı. Bir tanesini ben de almıştım ve finalde sadece bir soru yapabildiğimi hatırlıyorum. Çok kötü bir notla geçmiştim dersi. Bu arkadaş benden de kötü almış. Bu malesef çok büyük bir dezavantaj oluşturdu daha işin başında.

Arkadaşla konuşmaya başladık. Bir yerde parttime çalışıyordu (iyi), ama işi robotikle alakalıydı (kötü),  efendi biriydi ve  İngilizcesi de iyiydi (iyi) ama çocuk konuşurken uykum gelecek gibiydi. (kötü) Projeyi anlattık. "Bu proje bana ne katacak?" şeklinde cin bir soru sorup bizi gafil avladı (iyi) ama sonra da "EPFL konaklama, günlük giderler vs. destek sağlıyor mu?" diye soruda işi bozdu (kötü) Bu blogu düzenli takip ediyorsanız bilirsiniz ki basit bir google aramasıyla bulabileceğiniz soruları almaktan gerçekten hoşlanmıyorum ve bunlar Summer @ EPFL tanıtım sayfasında yazıyor zaten, başvururken bir göz ataydın kardeş. Bir de son olarak azimliyazarı tanıyor musun? diye sordum, tanımıyormuş. (kötü) Arkadaşım ekrana "Not an azimli fanboy" diye not aldı :D :D (komik) "Biz seni arayacağız ama aramazsak da darılma" diye bitirdik mülakatı.

Malesef NUS'ta batırdığı dersler arkadaşın başına bela oldu. İkimizde de "Anlaşılan bu eleman exchange'e gidip partilemiş, burada da aynısını yapabilir." fikri oluştu.

*

Sonuç olarak Denek #2 ve Denek #3 arasında karar vermem gerekiyordu. İş arkadaşım net bir karara varmak istemiyordu Türkiye'deki okul ortamını bilmediği için, bir de tabii gelen kişi benle daha yakın çalışacaktı ve bu yüzden benim kararım daha önemliydi. O bana yeterince yardım etmişti zaten.

Uzun bir süre düşündükten sonra Denek #2'nin hiçbir yurt dışı tecrübe olmadığından çocuğun şansını kırmak adına - ayrıca doktoraya da kabul alma ihtimalini daha yüksek gördüğüm için ona öncelik vermeye karar verdim. Ama aynı zamanda ABD'yle de mülakatta olduğu için (diğerinin alternatifi yoktu) direkt kabul yollamak yerine çocuğu aradım. ABD'deki okul da çalışacağı konu da çok iyiydi, tek sıkıntı projesi belli değildi. Benim proje belliydi ama ana projenin suyunun suyuydu yani makale garantisi olmasına rağmen fazla önem taşımıyordu, bu yüzden arkadaş benim projeye balıklama atlamak istemiyordu, fakat açıkta kalmak da istemiyordu. İnsiyatif alıp bizim okuldakileri bekletmeye karar verdim, bir hafta beklettim. Arkadaşa ABD'den kabul geldi. "Ben en iyisi ABD'ye gideyim, orada staj programı yok beni özel alıyorlar. EPFL'ye seneye de başvurabilirim." Tamam dedim. Bir de ben hocamla ilgili önceden uyarmıştım "Hocayı sadece sunumda göreceksin muhtemelen. Patronum ben ve Amerikalı arkadaş." diye. Bu pek hoşuna gitmemiş. Bence sıkıntı yoktu, Koç'ta da aynı şey olmuştu, ama Koç'ta hocanın mastır öğrencisi hepimizle çok iyi ilgilendiği için şikayetimiz olmamıştı hatta bilakis daha iyi bile olmuştu. Ama arkadaş Koç'ta böyle bir muameleye maruz kalmamış ve ABD'li hocanın da iyi ilgileneceğini düşünüyor.

Teşekkür etti. "Elektroniği senin "Elektrik-elektronik mühendisliği balon mu?" yazını okuduktan sonra bıraktım. Benimle dalga geçtiler tanımadığın çocuğun yazısını okuyup bölüm değiştirilir mi len diye. Ama şimdi çok memnunum. Bir de senden mail gelince dediler mail atıp torpil mi aldın falan dediler." dedi. Güldüm "Artık azimliyazarı reddettim diyerek ortada dolaşırsın." dedim. Gülüştük, vedalaştık. 

Öbür arkadaşa müjdeli haberi verdim, dedim diğer arkadaşı ABD'ye postaladık sen buradasın. Tam  bir ECONcu gibi "Pareto optimal bir durum olmuş" diye cevap attı. :P 


Sonunda da şu oldu: okul programı iptal etti. Kimse gelemiyo. Rezalet bir finalle noktaladık filmi anlayacağınız. Ben yine de bir kere de karşıdakinin gözünden görün diye hepsini üşenmeyip yazdım. Bu da böyle bir anımdır.

Denek #2 ve Denek #3 şeklinde kodladığım arkadaşlara buradan selamlar. Ne şanssız adamlarmışsınız birader. Daha iyi bir zamanda daha iyi fırsatlarla karşılaşırlar ümit ediyorum.

Görüşmek üzere.