Başlıktaki kelime oyununu açıklamak gerekirse: Eriha resimde de yazıldığı gibi dünyanın ilk şehri değil, içinde hala birilerinin yaşadığı en eski şehir ya da "şehirleşme". O bile kesin değil de neyse.

Eriha'ya varmak için Ölüler Vadisinden geçiyoruz.



Buraya Ölüler Vadisi denilmesinin sebebi çok fazla trafik kazası olması. -.-  Özellikle kışın yollar buzlanınca. Rehber " Burası Eriha'ya gitmek için kullanabileceğimiz tek yol. Diğer yolları İsrailliler kullandırmıyor." diye yakınıyor.

Yol üzerinde birkaç bedevi yerleşimini ve İsraillilerin yaptığı (uluslararası anlaşmalara göre) illegal konutları işaret ediyor.

Eriha bol palmiyeli felaket fakir bir yere benziyor. Şehri adamakıllı gezemiyoruz, direkt tarihi yerlere geliyoruz. Şehirde ne var bilmiyorum. Ama google'daki resimlerden anladığım kadarıyla hiçbir şey yok şehirde. Rehber "Evden çok Eriha'ya geliyorum." diye dalga geçiyor.



Pide bitmiş:



Şehre varır varmaz bizi öpen deve karşıladı??? Ciddi ciddi turist rehberi bizi getire getire öpen deveye getirdi. Sırayla kendimizi deveye öptürdük. Hey Allah'ım ya sdfsdfsdf



Durağımız "Mount of Temptation" yani çekim dağı (?) Burada şeytan Hz. İsa'yı kandırmaya çalışmış. "Atla bakayım ölecen mi." demiş. Ayrıntıları okumaya üşendim.





Yukarı çıkmak için teleferiğe 15$ gibi bir para bayılmamız gerekti, Filistinliler tarafından soyulduk özetle.



Yukarıda da bir şey yoktu muhabbet kuşlarından başka.



Efsaneye göre şeytan Hz. İsa'yı kandırmaya çalıştığı sırada bu kuşlar oradaymış.. salladım bunu.

Bottle of Jericho (inceden tık tık)



Sonra eski şehrin kalıntılarına geldik. 9000 senelikmiş (vikipedinin yalancısıyım) Buradaki insanlar kendi yiyeceğini kendi üretiyormuş, yani tam olarak şehir olduğu söylenemez. Su olduğu için hayvanların da buraya gelmesini bekliyorlarmış, sonra onlara tuzak kurup yakalıyorlarmış. Bu özelliğiyle tam olarak tarıma geçmeden yerleşik hayata geçtikleri için Göbeklitepe'ye benziyor.



İncil / Tevrat'a göre burada Joshua önderliğinde Yahudiler buradaki Kenanlılarla savaşmış. (Joshua fit the battle of Jericho şarkısı buradan geliyor.) Kenti kuşatan Yahudi ordusu avazı çıktığı kadar bağırmış. Bağırarak nasıl savaşı kazandılar tam anlamadım ama zaten rehber "Bu olayın arkeolojik bir kanıtı yok. Burada bulunan siyah toprağa ve nüfusun azalmasına bakılırsa burada yangın çıkmış." Bu arada tek yok olmayan ev genelevmiş. :d

Yemek molası. Yemek yemeye geldiğimiz yer muhtemelen Filistin'in en pahalı yeriydi muhtemelen. Çorba, karışık yemek ve salata 16$ Nusret'te yiyoruz sanki. Neyse nasıl olsa İsviçre'den ucuz diyerek teselli ediyorum kendimi.

Kumran'a geldik. Burada Ölü Deniz Yazmaları bulunmuş (bir çoban tarafından). Hristiyanlığa ve Museviliğe dair en eski kaynaklardanmış. Romalılardan kaçan Yahudi/Hristiyanlar buradaki mağaralarda takılıyormuş.  Pis sudan hastalanıp ölmüşler.


Bu biraz gereksiz bir duraktı ama ölü deniz soslu çöl manzaraları güzeldi (fotoğraf çekeydim eyiydi)

Son olarak ölü denize gidip yüzdük, daha doğrusu zaman kalmadığı için 5 dakika girip çıktık. :d






Epey uzun bir uyarı listeleri var. Başlığı beynim "Safe Dead", "Sea Bathing" diye parselledi, bir an dumur yaşadım.



Gözüne su kaçtığı için ağlayan Arap çocuğunu gördükten sonra anladım ki bu uyarılar önemliymiş.

Ölü deniz çok hoşuma gitmedi çünkü ayağımdaki sinek ısırıkları yanıyordı. (Sonraki günki gittiğim turda Filistinli rehber "Eee olayı o zaman iyi gelir o su ısırığa." dedi.) Ölü deniz çok tuzlu olduğu için batmazsınız demişlerdi, denedim harbiden batmıyorsunuz. Çamur ve tuzu alıp götürenler vardı, uğraşmadım.



Çamur ve tuzu paketleyip satanlar da vardı :d Ama fiyat fahiş.


Kudüs'e döndük.