Arkadaşlar selam. Artık üniversiteyi bitirmiş kafasıyla YGS-LYS'ciler için yeni bir yazısı dizisi çıkardığımı söylemiştim. Bu yazı dizisindeki
ilk yazıyı okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Bu yazıda özetle önünüzdeki büyük hedefe durmadan yürürken gereken motivasyonu nasıl bulacağınızı anlatmıştım. Yazıda geçen "Bir başka küçük hedefler koymayı öğütleyen kitap var, yakında blogta özetini yazacağım." kitaptan ve onun türevi kitaplardan bahsedeceğim şimdi de. Yani önünüzdeki büyük hedefe durmadan nasıl nasıl yürüyeceğinizi anlatacağım.
Öncelikle daha önce yazdığım
Plan/Program Nasıl Yapılır? yazısı hala geçerlidir arkadaşlar. İyi yazmışım zamanında, eferim bana.
Burada da dediğim gibi işini bilmez rehberlikçiler veya bizim iştahla "Bu sene birinci olacağım! Ama dur önce birinci olmak için gerekli planı yapayım." diyerek mükemmel bir mükemmeliyetçilik (erteleme) örneği gösterek hazırladığımız diyet programı çalışma programları bir işe yaramaz.
Madem üniversiteyi bitiriyorum, bilgisayar mühendisi bir geek olarak yazayım: bir bilgisayar çeşitli
görevler yapar: fareyi hareket ettirdiğinizde onun masa üzerindeki yeni konumunu algılamak, arka planda çalışan programların arka planda çalışmasına devam etmesini sağlamak, bunu yapmakla uğraşırken fare imlecinin bilgisayar ekranındaki yerini değiştirmediği için sizin delirmenizi sağlamak ve türlü şeyler. Bir bilgisayar gerçek anlamda hiçbir şey yapmadığı ve tamamen vaktini boşa harcadığı tek bir görevi vardır:
Sıradaki görevleri planlamak!
Bilgisayar bunu yapmak zorundadır çünkü o kafasına göre işlem yapıyorken siz fareyi hareket ettirirseniz acilen "Ekrandaki fare imlecinin konumunu güncelleme." görevini en başa koymak zorundadır ki kullanıcı bilgisayarın çöktüğünü düşünmesin. Fakat bunu yaparken geçirilen süre tamamen zaman kaybıdır.
Aynı şekilde sizin de plan/program yaparken geçirdiğiniz süre zaman kaybıdır çünkü bu size bir şey katmaz yani bir şey öğrenmezsiniz. Fakat yapmanız da gereklidir.
Bu yazının ana konusu plan yapmanın gereksizliği değil nasıl plan yapılacağı tabii.
Bir bilgisayarın yapacağı görevlerinin sıralamasını belirlemenin ennnnn verimli yöntemi: diye bir şey yoktur. Bu insan için de geçerli.
Blogumdaki diğer yazılarımı okuduysanız görmüşsünüzdür ki ben hep "Yap öyleyse", "Temelin mi yok? E oluştur o zaman?", "Fiziğin mi kötü? Fizik çalışsana madem." gibi şeyler yazarım. Soru soranlara da bu tip cevaplar atarım. "Bunun sihirli bir formülü yok." derim herkese. Asıl olan şudur ki bu kişiler, ben, büyüklerimiz, herkes, her konuda en verimli, en optimal, en "kısa zaman içinde en iyi sonucu veren dosdoğru" yolun peşine düşerler
ama öyle bir yol yoktur. Bu yüzden yaptıkları tek şey mükemmeliyetçilik ve dolayısıyla erteleme (procrastination) olur. "Fizik çalışmam lazım, akşam sakin kafayla çalışırım şimdi daha yeni uyandım / daha yeni yemek yedim / daha şartlar oluşmadı." "Matematik çalışacağım ama nereden başlamalıyım bilmiyorum, plan yapayım, arkadaşlarımın planını öğreneyim, hocalara danışayım, gidip kitapçıdan bir yığın kitap alayım, bu kitap iyi değilmiş yenisini alayım, kesinlikle beni sıfırdan başlatacak bir kitap bulmam lazım.", "Geometri çalışacağım ama önce temelim olmalı iyisi mi ilkokul birden başlayarak tüm kitapları okuyayım." gibi sözler ediyorsanız kendinize, "mükemmeliyetçilik" adı altında erteleme yapıyorsunuz demektir.
Sihirli bir formül yok size yol gösterecek bir takım yöntemler mevcut. Bunlar:
1- Ufukta Beliren İlk İşi Yapmak
Örneğin yarın fizik sınavınız var öbür gün tarih sınavı var. Önce fizik sınavını halletmek. Benim bahsettiğim "Konu konu çalışma" da aynen bunu kapsıyor. Kısaca yapılması gereken şeyleri bir kenara yazıp sonra hangisini önce yapmanız gerektiğine objektif olarak karar verin.
Burada temel konusuna bir parantez açayım: Çalıştığınız konuda temeliniz veya harika bir kariyeriniz olmasına gerek yoktur. Bilmediğiniz şeyi google'dan aratarak hemen öğrenebilirsiniz. Google'dan aratınca hemen öğrenemediniz ise biraz ders kitaplarını karıştırabilirsiniz tabii ama illa o şeyi tamamen öğrenip kavramaya ve profesörü olmaya gerek yoktur. Fakat diyelim dikdörtgen sorusunu çözemediniz ve meğerse o soru üçgende benzerlik kullanılarak çözülüyormuş. Tabii ki üçgende benzerlik konusunu bilmiyorsanız veya unuttuysanız bu konuyu çalışmalısınız. Fakat "Böyle unuttuğum çok konu var olmalı temelim yok." diyerek her şeyi en baştan çalışmanıza ve yine sihirli formül beklemenize gerek yok.
2- Kısa İşi Önce Yapmak ve Uzun İşleri de Kısaltarak Aşamalı Bir Şekilde Yapmak
Burada hemen "Getting Things Done" felsefesini kısaca açıklayayım.
Yararlandığım kaynak
Aşamaları şunlar:
1- Girdileri (kitaplar vs. okunacak şeyler, emailler, yer imleri, size bir şeyler emreden her şey) toplayın.
2- Girdileri işleyin. Girdiye bir şey yapılabilir mi? Yapılamıyorsa çöpe atın veya "bir gün belki" listesine ekleyin. Bir şey yapılabilir mi? Bir şey yapılabilirse bu girdiyle ilgili sıradaki hareketi tanımlayın. Örneğin bu henüz başlamadığın bir kitapsa sıradaki harf kitabın yorumlarına bakmak olabilir. Bu iş iki dakikadan kısaysa hemen yapın! Değilse onu bir projeye dönüştürüp görevlere bölün.
3- Sonuçları düzenleyin. Proje listesi, yeni yapılacaklar listesi, takvim, bir gün belki listesi, email listesi vs. Önemli bir liste var ki o da
tekrar listesi.
4- Sıradaki işe karar verin.
5- Bu aşamaları tekrarlayın.
Şimdi ben bunları açıkçası size uzun uzun liste tutturmak için anlatmadım ve tabii işlerinizi 2 dakika halledemeyeceğinizin de farkındayım. Sadede gelirsek şunların vurgusunu yapmak istiyorum:
1- Kısa işleri hemen yapın düşünmeyin. Örneğin dershanede 2 saatlik etütten çıktınız. Bunun tekrarına 2 dakika yetmez ama 10 dakikanızı alır. Bunun uzun uzun planını yapmaya gerek yok, hemencecik tekrar ediverin. (Tekrar kısmını konulara bölerseniz yine 2 dakikaya gelir de neyse o kadar kasmaya gerek yok.) Yani bir iş önemli ama hızlı yapabilecek gibiyse yapıp yapmamayı düşünmeye değmez. Bunun günlük hayatta örneği bolca mevcut. Bir buçuk saatlik film izlemek için iki saat film önerisi karıştırmak mesela. Veya internette ilginizi çeken bir paylaşımı sonra okurum diyip yer imlerine eklemek sonra dağ gibi yığılmış bir yer imleri penceresiyle karşılaşmak. Halbuki sonra okurum diye cebe atmak yerine şimdi bir göz gezdirseydiniz anlamsız bir paylaşım yığınına sahip olmazdınız. Daha bir sürü örnek verilebilir.
Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta şu ki sıradaki işi ertelemek için araya gereksiz kısa işler koyarak kendinizi oyalamamak. Literatürde buna "ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler." denir. (Ben de çok yaparım bunu, ders çalışmadan önce hiç çişimin olmamasına dikkat ederim, giderim kahve alırım. masanın üzerini temizlerim vs. siz yapmayın.)
2- Düzenli olmak. Burada kastım yine söylüyorum diyet programı çalışma programları değil. Blogta da daha önce yazdığım kalan konular ve günler listesi ilk aklıma gelen örnek. Yapamayıp aklınıza takılan soruları ama kesip ama fotoğrafını çekip bir yerde tutmak cevaplandırdıktan sonra bir daha üzerinden geçmek. Takvim lisede kullanmazdım ama üniversitede çok fazla "Son teslim tarihi" ile karşılaşınca ve bunları aklımda tutamayınca sürekli kullanmaya başladım ve artık sadece ödevler için değil yapacağım işler için de kullanıyorum. Bunun için de Windows 10'daki takvimi kullanıyorum direkt (telefondan kullanınca da senkron oluyor.) Örnek:
Gördüğünüz gibi burada her türlü önemli görevin kaydı var. 6 Ocakta ise bana vahiy geliyor. (Ben işaretlemedim o günü, nereden geldi bilmem :P)
Tekrar söylüyorum, bu listeler sizin zaman geçirmeniz için keyfi oluşturacağınız listeler değildir. Yazının başında da yazdığım gibi plan yaparken ileri gitmez insan. Sadece işe yarar ve temel planlar yapın. Ekstrem bir örnek olacak ama, Mark Zuckerberg'e neden hep aynı tişörtü giydiği sorulmuş, o da "Hep aynısını giymiyorum, aynısından birkaç tane var. Sadece ona karar vermekle uğraşmak istemiyorum." demiş
özetle.
3- İşin Ehemmiyeti / Zaman Formülü, Birbirini Bağlayan İşlere Dikkat etmek vs. Her bir şey.
Önemli ama kısa işlere öncelik vermek ve önemsiz ve uzun işleri sona bırakmak da bir yöntem. Veya bir iş başka işi bağlıyorsa önce onu yapmak. Bu her zaman mantıklı da olmayabilir yani, dikdörtgen çalışacağınız zaman bağlıyor diye tüm üçgenlerin tekrarını yapmak iyi olmayabilir. Yani kısaca izleyeceğiniz bir sürü yol var, kendi yolunuzu istediğiniz kadar özelleştirebilirsiniz. Burada yazdığım temel yöntemleri bilmeniz yeterli. Plan/Program önemli ama işin %99'u değil. Bir insan ne kadar planlı olursa olsun o kişi hiçbir şey yapmıyorsa napalım biz onu?
Bu yazımda da plan/program yazmadan kısaca bahsettim. Biraz erken mi bitirdim yazmayı ne? Çünkü plan/program yapmak önemli ama hakkında uzun uzun okuyacak kadar değil :)
Kolay gelsin.
7 Yorumlar
Sizin yazılarınızı 2 yıldır takip etmeme rağmen eskiye göre başarılı ama hayallerime uzak bir sınav başarısı sergiliyorum.1 ay sonra bugün, sınavda kendimi göreceğim. Fakat daha büyük bir sorunum olduğunu düşünüyorum. Belki bana bu konuda yardım edebilirsiniz.
YanıtlaSil8.sınıftan beri bahsettiğiniz mükemelliyetçi tavırla hayatımın mesleğini arıyorum. Bir yandan mesleğin bir araç olduğunun farkındayım ama bu işin önemini azaltmıyor maalesef. Farklı açılardan bakınca her alana ilgi duyan, 4 yıldır sayısala hazırlanıp sözelci/eşit ağırlıkçılara özenen, iş bulmak,bulamamak gibi sonuçlarla kafası karışan, ebeveynleri doktor olduğundan kendisini tıpa yakın ama çok uzak gören biriyim. Gördüğünüz üzere meselem tıp veya diğerleri sorusu değil, sevdiğim alanı(öyle bir şey varsa) bulamamak. Bu da bende hem şimdi hem de sene içerisinde sık sık motivasyon düşüklüğü yarattı ve şuan olabileceğim seviyeden düşük bir yerdeyim. Kaldı ki alanım muamma olduğundan sayısala verdiğim emeğin boşa gidip gitmeyeceği de soru işareti. Uzun oldu biliyorum ama umarım cevaplarsınız. Yazdıklarınız benim için önemli olacak.
Merhaba. Bu konuda kendi fikrimi söylecek olursam (aslında bunu araştırıp daha güzel bir yazı yazmalıyım, zamanında cahildik araştırmadık) ideal mesleği bulmak imkansız çünkü hiçbir araştırma size benim geçen dönem yaşadığım aynı programlama ödevini üstüste üç gün durmadan yaparken ki yorgunluğumu ve bezginliği yaşatmayacak. Kaldı ki bir sürü meslek var, kaç tanesini deneyebilirsin? Ben üniversitede bölüm seçimini kolay yaptım çünkü hayallerim vardı, oyun senaryolarım, kurgularım, site projelerim vs. oyun senaryolarının birçoğu çöpe gitti, çok kez bilgisayar müh için yeterince iyi olmadığımı düşündüm ama en büyük problem ilerideki alan seçimimi yapamamamdı yani mesleğim belli olduğu halde hala alan seçemiyorum, çok büyük bir lanet. Karar verme mekanizmam şöyle oldu: hangi alanlarda yapılan çalışmalar eski ve yeni hayallerimle örtüşüyor, hangi çalışmaları yapıp bitirdiğimde zevk alırım ona baktım. Sonra da çalışırken zevk alabileceğimi de az biraz düşündüğüm alanı seçtim.
YanıtlaSilYani iki kriter var: 1- çalışırken zevk almak 2- bitirince zevk almak. (üçüncü kriter olarak da 3- okurken zevk almak eklenebilir ki bilgisayar mühendisliği böyle bir meslek bence) tıp bitirince zevk alınan bir meslek. hayat kurtarıyorsun, insanlara iyilik ediyorsun vs. maaşın da iyi oluyo. çalışırken zevk alınabilecek meslek şimdi aklıma gelmedi. hangisini istediğini seçebilirsin önce. ondan sonra o kritere göre mesleklere yürüyebilirsin.
en önemlisi bence ben bu mesleği "öğrenemem"i akıldan çıkarmak. eğitim alınca her şeyi öğrenebilirsin. ben bu mesleği "yapamam" var eğer meslek fiziksel olarak bir zorluk teşkil etmiyorsa "öğrenemem" ile aynı ve akıldan çıkarmak gerek.
iş bulma konusuna gelince, yani bunu araştırmak lazım ama çoğu meslekte iyi bir üniversiteden mezun olunca iş bulunuyor gayet de.
ha unutmuşum, bir de tabii yurtdışında çalışma imkanı sunan bir meslek mi gerek o da önemli.
meslek seçimi değil de, alan seçimini bir an önce karar verilmeli. Açıkçası ben son sene sayısaldan TM'ye geçseydim de psikoloji veya ekonomi yazardım ve her ikisinde de okurken "Ahh keşke bilgisayar mühendisliği okusaydım." demezdim şu anki kafamla, bilgisayar mühendisliği yazarken yazmama sebep olan basit oyunlar ve websiteleri için okul okumaya gerek yok çünkü, connected2me'nin yapımcısı fizik doktorası yapıyor. Ben benden iyi bir araştırmacı olacağını düşündüm ve psikolojide de ekonomide de araştırmalar ilgi çekici, şu anki cahil halimle bile okurken ilgileniyorum. Yani benim şu anki kriterim araştırma ve bunun için alan da aşırı kritik değil. Senin kriterin ne ve alan değiştirirsen bir B planı sağlıyor mu bu kriter aynı benim durumumdaki gibi?
Biraz dağınık oldu kusura bakma.
Cevabınız için teşekkür ederim.Sanırım kriterim, seçeceğim alanın baskın yönlerimle örtüşüyor olması ve bana çalışmalarımı doğru yerde yaptığımı hissettirmesiydi fakat 1 ay kalmışken bunca fen emeğimin üzerine mfde kendimi denemeye karar verdim.Çünkü bir b planım yok. İşletme, hukuk, siyaset, ekonomi, tarih gibi alanların bana çok daha yakın olduğuna eminim ama sanırım ülkemizde işler böyle yürümüyor. İlgi duyduğum şeylerin okulunu bitirmeye gerek olmadığını düşünmeye başladım ve fen çalışmaya geri döndüm.Öğrendiklerimden zevk almaya çalışacağım ve meslekle birlikte baskın yanlarımı geliştireceğim. Sizin de üniversite ve kişisel gelişim hakkında yazdıklarınızı takip edeceğim.Teşekkür ederim :)
YanıtlaSilHocam sizin okulda bölümün adı Computer Science olarak geçerken odtüde direk Computer Engineering olarak geçiyor. İkisinin farkı nedir biraz açıklayabilir misin?
YanıtlaSilBizim bölümün adı Computer Science olarak geçmiyor Computer Engineering olarak geçiyor. Eskiden computer sciencemış sonra öyle kalmış.
YanıtlaSilhttp://w3.cs.bilkent.edu.tr/en/
Hedefim Bilkent EE ama bana gelecek olan DEU EE. Mezun olunca çok fark ediyor mu? Bilkentin avantajları ne?
YanıtlaSilBilkent'in avantajları çok uzun konu, blogun tamamı bilkent'in avantajları kaynıyor zaten. Sene sonu mezun olunca uzun uzun yazarım.
YanıtlaSilDEU EE'ye göre kesinlikle avantajlı ama. Ve evet mezun olunca çok fark ediyor.